Yağmur Daştan / EGE TELGRAF- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelikle özel öğretim kurumlarına yönelik önemli değişiklikler yaptı. Bu kapsamda, özel öğretim kurumlarının markalarını başka kişi veya kurumlara kullandırabilmesi için belirli kriterler getirildi. Bir kurucunun markasını lisanslaması için en az 5 aynı türde kuruma sahip olması ve bu kurumların her birinin en az 5 yıl faaliyet göstermesi gerekiyor. Ayrıca, bu şartları sağlayan kurucular, en fazla kendi kurum sayılarının üç katı kadar markasını lisanslayabilecek. Yeni düzenleme, özel öğretim kurumlarının ücret politikalarını da yeniden şekillendirdi. Okul ücretleri, bir önceki eğitim öğretim yılındaki oranlar doğrultusunda belirlenecek. Ayrıca, pansiyon ve kıyafet gibi ücretler, müdürlük tarafından oluşturulan kriterlere uygun olarak düzenlenecek.
‘İNANDIRICI DEĞİL, SAHİCİ DEĞİL’
Uzun zamandır gündemde olan düzenlemelerle ilgili veliler ve eğitimciler de görüşlerini paylaştı. Yönetmelik maddelerini değerlendiren Veli Der Necati Kalafat, “Ülkede eğitime dair olan şeylerin tamamı bir algıdan besleniyor. Aslında bu durum tamamen eğitimde gericileşme ve liberalizm üzerine yorumlanabilir. Gemisini kurtaranın kaptan olduğu bir süreçten geçiyoruz. Kamusal eğitimin niteliğinden günden güne düştüğü, özel eğitim imkanlarından da sadece parası olanın faydalandığı bir durum söz konusu. Kamusal eğitimin yani devlet okullarının nitelikli eğitiminin düşmesi üzerine orta sınıf diye nitelendirdiğimiz belli bir gelir düzeyine sahip insanlar da çocuklarını özel okula vermek için mücadele eder hale geldi. Birçok kişinin kredi çektiğini, ailelerine gelen iki maaştan birini çocuklarını özel okula göndermek için kullandığını duyuyoruz. Seküler yaşamı tarif eden, çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak isteyen insanlar daha nitelikli bir eğitim alacakları düşüncesiyle bu yolu tercih ediyor. Ücretlere getirilen ödeme kolayları, kitaplardan para alınamayacak olması da aslında bu süreci besleyen yeni kararlar. Özel eğitimlere bu tür kolaylıklar sağlamak, eğitimin günden güne kamusallıktan kopmasına yol açan bir durum. Önemli olan devletin nitelikli kamusal eğitimin önünü açmasıdır. Var olan devlet okullarının temizlik, lojistik ve ısınma gibi imkanlarının artırılmasıdır. Yeni yönetmeliği incelediğimizde ilk bakışta velilere yarayan bir durum gibi görünse de aslında patronu koruyan yani mevcut düzeni koruyan düzenlemeler getirildiği görülmektedir. Kısacası inandırıcı değil, sahici değil. Türkiye’de 500’de 1 öğrenciyi kapsayan bir karar. Bizler, her öğrencinin eşit eğitim hakkına sahip olması gerektiğini düşünüyor ve talep ediyoruz” diye konuştu.
“ÖZEL OKUL ORANI DAHA DA ARTACAK”
Maddelerle birlikte özel okulların daha çok teşvik edildiğini savunan Eğitim İşgörenleri Sendikası İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen, “Konu ile ilgili yönetmeliği incelediğimde enflasyon ile birlikte özel okullardaki fahiş fiyat artışları yönetmelik ile belli şartlara bağlandığını görebiliyoruz. Devam eden öğrenciler için TÜFE oranında artış şartı getirilmiş, ders kitabi adı altında ücret alınmayacağı belirtilmiş, kademe başlangıçlarında ücretlerin fahiş artırımı yapılamaz, ücretsiz öğrenci okutma oranı yüzde 3’ten az olamaz ve kıyafet ile ilgili veliye yük olacak zorlama olamaz denilmiş. Bu değişikliklere baktığımızda özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin velilerin son yıllardaki özel okul fiyatlarının inanılmaz artışından şikayet ediyor ve ödemekte zorlanıyorlar idi. Bu değişiklikler ile belli kurallara bağlanması veliler için olumlu gelişmedir. Bahçe şartı en az 150 metrekareden en az 100 metrekare en fazla 150 metrekare olacak şekilde değiştirilmiş. Özel Eğitim ve rehabilitasyon birimi olan okullar ve özel eğitim rehabilitasyon merkezleri açılmasında müstakil bina şartı kaldırılmış yerine bağımsız giriş şartı getirilmiş. Kısacası yeni yönetmelikte yapılan değişikliklere baktığımızda MEB özel eğitim kurumlarının açılmasını daha kolay hale getirmekte. Ücretler ile ilgili yaptığı değişikler olumlu görünse de zaman içinde devlet okullarında okuyan öğrencilerin daha fazla özel okullara yöneleceğini bizlere düşündürüyor. 2002’de devlet okullarına göre özel okul oranı yüzde 2 iken iktidar bu oranı 22 yılda yüzde 20’lere çıkarmıştır. Son değişikler ile bu oran daha da artacak, devlet okullarına olan güven daha da azalacaktır. Maalesef ki MEB devlet okullarına gerekli yatırımı yapmak yerine yine özel okulların durumunu düzelterek sermayeye teşvik sunmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
‘ÖĞRETMENLERİ YİNE ATLAMIŞLAR’
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İzmir Şubesi İl Temsilci Rabia Aktaş da şunları dile getirdi: “Bizim beklentimiz özel öğretimlerle ilgili verilecek kararlara bizimle ilgili de maddeler eklenmesi. Üç senedir mücadele ediyoruz, taban maaşın tekrar ücrete eklenmesine ilişkin beklentilerimiz vardı ancak yine karşılanmadı. Açıklanan yeni yönetmelikte öğretmenlerin güvence altına alınmasıyla alakalı herhangi bir madde yok. Bu maddenin eklenmesi için bundan sonraki süreçte de elimizden geleni yapacağız. Bizler özel eğitim öğretmenleri olsak da eğitimin her zaman kamulaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Fakat ülkemiz şartlarına baktığımızda bu durumun gerçeklikte mümkün olmadığını görüyoruz. Önüne gelen herkes kurs merkezi, rehabilitasyon merkezi ve hatta özel okul açmaya başladı. Son yıllarda inşaat sektöründe müteahhit olup eğitimcilikle pek de alakası olmayan kişilerin merkez ve okullar açtığına şahit oluyoruz. Özel okulların eğitimde çok iyi gittiğini söyleyen bir taraf var ama eğitimin ticarileştirilmesine karşıyız. Özel okullarda daha çok sınavlara yönelik çalışmalar yapılıyor, uzun ders saatleri ve etütlerle öğrenciler sınava hazırlanıyor. Bu ortamda öğretmenler ağır şartlar altında çalıştırılıyor ancak hiçbir karşılık alamıyor. Baktığınızda aksi gibi görünse de alınan yeni kararlar ne velileri ne de sistemi koruyor. Sadece velileri korumuş gibi göstermeye çalışmışlar. Ne kadar özel okullarda velilerden alınan ücretin TÜFE oranında olacağı şeklinde olsa da bir şekilde başka kalemler gider gösterilerek aynı para veliden yine alınıyor. Önemli olan denetimlerin yapılması. Özel okulların en büyük eksiği denetim…”