Alan Kurdi ve ailesi, Suriye'deki iç savaştan kaçıp daha iyi bir yaşam umuduyla yola çıkmıştı. Ancak, 2 Eylül 2015'te, İstanköy Adası'na gitmeye çalışan şişme botları Akyarlar Mahallesi Aspat Koyu açıklarında battı. Olayda, Alan Kurdi’nin yanı sıra annesi Zahidin Kurdi ve ağabeyi Galip Kurdi de yaşamını yitirdi. 5 kişinin cansız bedenine ulaşılan faciada, minik Alan’ın kıyıya vuran cesedi, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Uluslararası Tepkiler ve Hukuki Süreç
Alan Kurdi'nin sahile vuran cansız bedeni, hem Türkiye'de hem de dünya genelinde geniş bir medya ilgisi gördü. Görüntüler, göçmenlerin yaşadığı dramı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi ve dünyanın sığınmacı krizine yaklaşımını değiştirdi.
Suriyeli ailenin yaşadığı trajedi, pek çok yetkilinin ve uluslararası basının dikkatini çekti. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sonucunda, 5 zanlı tutuklandı ve Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "olası kasıtla öldürme" suçundan 125'er yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
Baba Abdullah Kurdi’nin Açıklamaları
Faciadan kurtulan baba Abdullah Kurdi, yaşanan trajediyi dünya gündemine taşımak için yaptığı açıklamalarda, “Bütün dünyanın bizi görmesini istiyorum. Bütün dünyanın gözlerinin bizim üzerimizde olmasını istiyorum. Biz bir felaket yaşamış olabiliriz ama bizden sonraki insanların aynı felaketi yaşamasını istemiyorum” demişti. Abdullah Kurdi, çocuklarını ve eşini Suriye'nin Aynularap (Kobani) kentinde toprağa verdi.
Alan Kurdi’nin Mirası
Alan Kurdi'nin hikayesi, göçmen krizinin sembolü olarak hafızalarda kalmaya devam ediyor. Uluslararası toplumun dikkatini çeken minik Alan, mültecilerin yaşadığı dramın simgesi olarak anılmaktadır. Bu trajik olay, göçmen krizinin çözümü için uluslararası toplumda daha güçlü adımlar atılmasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.