Safanur ÖZTÜRK- EGE TELGRAF/ Ayvalık'ın Şeytan Sofrası, efsanelerle dolu geçmişi ve muhteşem gün batımı manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Ege'nin incisi Ayvalık, sadece masmavi denizi ve altın kumsallarıyla değil, aynı zamanda tarihi ve efsaneleriyle de ünlü bir tatil beldesi. Bu beldede keşfedilmeyi bekleyen bir başka hazine ise Şeytan Sofrası. Adını sıra dışı efsanelerinden alan ve gün batımında seyrine doyulmayan manzarasıyla ziyaretçilerini büyüleyen bu tepe, Ayvalık'ı ziyaret edenler için vazgeçilmez duraklardan biri haline gelmiş durumda.
Şeytan Sofrası’nın hikayesi nedir?
Şeytan Sofrası, adını Zeus'un sütannesi İda'ya dayanan bir efsaneden alır. Efsaneye göre, İda, Zeus'un zarar görmesinden endişe ederek onu kovar. Kaçarken şeytanın üç ayaklı olduğuna inanılır ve bıraktığı ayak izlerinden biri Şeytan Sofrası'nda korunur. Bu iz, tepenin zirvesinde demir bir kafes içinde ziyaretçilerin ilgi odağı haline gelmiştir. Ziyaretçiler, bu iz üzerine bozuk para atarak dileklerde bulunur.
Şeytan Sofrası aynı zamanda Osmanlı dönemine dayanan başka bir efsaneye de ev sahipliği yapar. Rumlar arasında anlatılan hikayeye göre, Penelope adında bir kadın, kıtlık zamanında halk tarafından suçlanır ve öldürülmek istenir. Ancak Penelope, kendisini öldürmeye gelenlere zengin bir sofra kurarak kaçar ve bu olay sonucunda "şeytan" lakabıyla anılır.
Şeytan Sofrası’nın manzarası hakkında detaylar
Günümüzde Şeytan Sofrası, özellikle gün batımında manzarasıyla görenleri büyülemeye devam ediyor. Ayvalık Adaları ve Midilli Adası'nın panoramik görüntüsü, tepenin ziyaretçilere sunduğu en büyük zenginliklerden biri olarak öne çıkıyor. Bu doğal güzellikleriyle birlikte, Şeytan Sofrası, Ayvalık'a gelen turistlerin unutulmaz anılar biriktirdiği önemli bir durak haline gelmiştir.
Şeytan Sofrası'na ulaşım oldukça kolaydır ve bölgede tatil yapan herkesin mutlaka görmesi gereken bir noktadır. Tarihi ve efsaneleriyle bezeli bu tepenin, Ayvalık'ın ruhunu ve mistik atmosferini keşfetmek isteyenler için ideal bir seçenek olduğunu söylemek mümkün.
