Gün geçmiyor ki İzmir’de bir tartışma konusu ortaya atılmasın. Seçimler geldi geçti derken, ortaya çıkan gelişmeler, yerel yönetim ile iktidarı sık sık karşı karşıya getiriyor. Geçtiğimiz haftalarda, binlerce balık kıyıya vurunca Körfez’in kirliliği gündeme bomba gibi düştü. Sayın Bakanımız Murat Kurum, koşa koşa İzmir’e geldi. Allah’ı var bu gibi kriz durumlarında sevgili bakanlarımız duruma hemen el koyuyor. Bu açıdan şanslı sayılabiliriz.
Murat Kurum Bakanımızın geldiği gün, yapılacak eşgüdüm toplantısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay katılmadı. Çünkü, görevli olarak yurtdışındaydı. İşte, o an kıyametler koptu. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Kurum, Cemil Başkanı işe sahip çıkmamakla suçladı. Şimdi o sözleri burada bir daha tekrarlamak istemiyorum. Ve kıymetli Bakanın ardından AK Partili vekiller adeta makineli tüfek gibi ateşe başladılar. Açıklamalar ardı ardına yapıldı.
Ve bir akşam baktık ki, Cemil Başkan görevli gittiği seyahatten dönmüş, AK Parti İl Başkanı Sayın Bilal Saygılı ile Ankara’nın yolunu tutmuş ve Sayın Bakan Murat Kurum’la bir araya gelerek konsensus sağlanmış. O ana kadar sarfedilen sözler ve ortaya çıkan polemikler havada kaldı. O halde kamuoyunun bu kadar meşgul edilmesine ve bu kadar gürültüye ne gerek vardı?
Şimdi ise yepyeni bir tartışma başlıyor. Çeşme Turizm Projesi. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy, resmi adıyla Ege Turizm Merkezi Projesi'nin (Çeşme Turizm Projesi) dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından sabote edildiği savını ortaya atıverdi. Alın size bir polemik konusu daha. “Bu da nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim.
Siyaset böyle bir şey işte. Tartışacak konuyu öyle veya böyle buluyor. Buna ister “işine sahip çıkmak”, isterse “gündemi değiştirmek”, ne derseniz deyin, resmen halkın kafası karışıyor, zihinleri meşgul ediyor. Eee tabi ki, konunun suçlanan tarafı önceki Başkan Sayın Tunç Soyer boş durur mu. Cevabı hemen yapıştırıyor. Tunç Başkan diyor ki, “Çeşmenin geleceğinin karartılmasına engel olduğumun söylenmesi daha doğru olur.” Al sana cevap.
Kısacası, “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.” Gel de çık işin içinden. Halbuki, Çeşme Turizm Projesi ilk kez ortaya konulduğunda, hiç yanılmıyorum Tunç Başkan buna gönülden taraftardı. Zira kendisi avukattır ama eski bir turizmcidir. “Bu projenin Çeşme ve yarımada için kurtuluş olacağına inanıyorum” minvalinden beyanat verdiğini de ben çok iyi hatırlıyorum.
Hatta dönemin Çeşme Belediye Başkanı Sayın Ekrem Oran da bu projenin üzerine balıklama atlamıştı. Tunç Başkan da kendisine destek vermişti. Ancak, Çeşme’deki CHP’li çevreler ve İzmir’dekiler, zaman içerisinde, iki başkanın aklını çeldi. Onlar da siyasi baskılara boyun eğdiler. Ve özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davalarla, Sayın Bakanın işaret ettiği noktaya gelindi.
Bu İzmir, siyasi tartışma ve polemiklerden kurtulup ne zaman gerçek hizmeti alacak doğrusu çok merak ediyorum. Bakın, 25 yıldır temizlenip yüzülemeyen bir Körfezimiz var. Üç beş gariban balık tutuyordu şimdi o da yasaklandı. “Çeşme Projesi” denildi, Urla’dan Çeşme’ye kadar bomboş çalılıklarla dolu alan, turistik tesisler, golf ve spor sahaları ile donanacaktı. Hatta, Rahmetli Ekrem Pakdemirli’nin adının verildiği Alaçatı’daki o butik havaalanı hayata geçirilecekti.
İzmir için projeler saymakla bitmez. Ama her nedense, yerel ve genelin inatları yüzünden, Akdeniz’in İncisi İzmir, maalesef bir arpa boyu yol alamıyor. Ben bir İzmirli olarak, her şeye karşı çıkan “istemezükçüler”e sesleniyorum: Düşün artık İzmir’in yakasından!