Dünyada barış ve huzurun simgesi: Zeytin Ağacı
Çin Meteoroloji mühendislerinin yaptığı araştırmaya göre; zeytin yetiştiriciliği M.Ö. 4000’li yıllara kadar dayanmak...
Çin Meteoroloji mühendislerinin yaptığı araştırmaya göre; zeytin yetiştiriciliği M.Ö. 4000’li yıllara kadar dayanmaktadır. Zeytin ağacı insanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahiptir ve her dinde kutsal sayılır. Ayrıca dünyada huzur ve barışın simgesi olduğu inanılır. Zeytinin meyvesi ve meyvesinden elde edilen yağ doğal bir ilaç olarak kabul görmektedir. Zeytin ağacı genel olarak 25o- 40o Kuzey ve Güney enlemlerine dağılmıştır. Zeytin ağacının vejatasyon kuşağının en önemli ekolojik faktörü Akdeniz iklimidir.
Zeytin ağacının optimal maksimum sıcaklık oranı +40oC ve optimal minimum sıcaklığı -7oC’dir. İlk sürgünlerin görülmesinden çiçeklenmeye kadar olan dönemde 5 oC -10oC, çiçeklenme döneminde 15-20 oC, meyve oluşumu ve büyüme devresinde ise 20-25 oC arasında olmalıdır. Çiçekleri öldürebilecek ilkbahar donları olmamalıdır. Kışın görülen kar yağışı sonrasında ani düşen sıcaklıklar (-5 oC arası -10 oC) sonrası don oluşursa verim verecek filizler ölür. Ortalama % 40 - % 65 bağıl nem oranına ve 400-700 mm toplam yıllık yağışa gereksinimi vardır. Meyvenin olgunlaşabilmesi için uzun, sıcak ve kurak yazlar gereklidir. Yıllık 2400-2700 saat güneş ışığına ihtiyaç duyar. Özellikle çiçeklenme döneminde (Haziran, Temmuz) yağış, yağış sonrası sis ve uzun süreli bulutluluk olursa zeytin çiçekleri hastalanır. Kış aylarında etkili yağışlar olmaz ise bu kuraklık zeytin ağacının verimini düşürür.
Zeytin ağacı bir yıl çok meyve verirken, ertesi yıl meyve vermez bu duruma periyodisite denir. Zeytin ağacı sıcaklık ve değişen yağış rejimlerinden çok etkilenir. Havadan gelen mikroorganizmalar, sıcaklık ve değişen yağış rejimleri zeytin ağacında fitopatolojik problemler gözlenebilir. Bir yıldan uzun süren bu hastalıklar iki yılda bir verime sahip olan zeytin ağacının mahsulsüz yılını uzatabilir. Ekili ekosistemler ve atmosferdeki su ve enerji akışlarının, karbon (C) miktarının ölçülmesi ve gözlemlenmesi ile iklim değişimi ve tarım arasındaki ilişki anlaşılabilir. Fotosentezle alınan CO2 ve ekosistem solunumuyla (ototrof ve heterotrof) salınan CO2 arasındaki dengesizliğe net ekosistem üretimi (NEP) denir. NEP belli bir zaman dilimindeki (1 yıl) ekosisteme giren ve çıkan CO2’in dengesidir. Net ekosistem üretimi değerleri ekosistem metabolizmasını ve onun çevreyle etkileşimini gösterir. Net ekosistem değişimi (NEE) mikrometeorolojik ölçümlerle elde edilir (eddy covariance). NEP ve NEE eşdeğer kabul edilir.
Montanaro et al. (2012) zeytin üzerine yapılan bir araştırmada elde ettikleri ölçümlerinde zeytin ekosisteminin iklim değişiminin etkisini azaltmada yardımcı olduğunu gösterdiler. Toprak organik karbonu (SOC) toprak mikroorganizmaları için temel enerji kaynağıdır. Montanaro et al. (2012) yaptıkları araştırmada zeytin ağaçlık alanındaki SOC değerlerinde artış gözlemlendi ve zeytin ağaçlarının iklim değişiminin üzerindeki etkiyi azalttığı anlaşıldı. Zeytin yaprak dökmeyen bir ağaç olduğundan yapraklarının uzun süreli olması karbon dengesini düzeltir ve çevredeki strese adaptasyon sağlar.
Zeytin üretiminde üç ana bileşen vardır. Bunlardan ilki toprağın verimi, ikincisi yönetim uygulamaları (sulama, gübreleme vs), üçüncüsü ise iklim ve meteorolojidir. Sanayi devrimi sonrası uygulanan tarımsal reformlar ile zeytindeki sürdürülebilirlik arttırılmıştır. Geleneksel zeytinciliğin yerini zamanla modern zeytincilik almıştır. Modern zeytincilikte çelikten üretilmiş zeytin fidanlarıyla düz arazilerde modern yönetim uygulamalarıyla verim arttırılmıştır. Geleneksel zeytin bahçeleri; modern zeytin bahçelerine göre zorlu hava şartlarına daha dayanıklı, ömrü uzun, kaliteli ve sağlıklıdır.
İzmir Beydağ ilçesinde geleneksel zeytincilik yöntemleriyle üretim yapılan 30 dönümlük arazide 30-100 yaş arasındaki zeytin ağaçlarındaki uzun yıllar üretilen zeytin yağ miktarı 1200-1500 kg arasındaki iken son 4 yılda verim oldukça düşmüştür. Verimin düştüğü tespit edilen yıllardan itibaren yıllık zeytin yağ miktarı 2017 yılına ait 1000 kg, 2018 yılına ait 900 kg, 2019 yılına ait 800 kg ve 2020 yılına ait 600 kg olduğu görülmüştür. Verilere bakıldığında keskin bir verim düşüşü olduğu açık bir şekilde ortadır. Yönetim uygulamalarını daha doğru, akılcı kullanarak iklim değişikliğinin zeytin ağacı üzerindeki etkilerini azaltmak ve uyumunu sağlamak mümkündür. Geleneksel zeytinciliğe modern zeytinciliği entegre etmemiz önemlidir. Öncelikle devlet desteğiyle bölgeye ait zeytin deliceleri doğru aşılama ile eğimli arazide üretime devam edilmelidir. Zeytin ağacının bulunduğu araziye incir ağaçları ve asma eklenmelidir. Kış aylarında yeterli yağış alınmadığında modern tarım uygulamaları ile sulama ve gübreleme yapılmalıdır. Çiçeklenme döneminde karşılaşılan sorunlarda bölgesel ilaçlama yapılarak mahsulün zararı azaltılabilir.
1500 YILLIK ŞİFA DAĞITICI ZEYTİN AĞACI
Tarihin başkenti Bursa'nın İznik İlçesinde bin 500 yıldır ayakta duran zeytin ağacından elde edilen zeytin yağı Türkiye'nin dört bir yanına şifa dağıtıyor. İlaç olarak satın alınan çok özel zeytinyağı kilosu 700 liradan satılıyor. İznik ilçesinde sahil bandında yer alan Göllüce Mahallesinde bulunan bin 500 yıllık zeytin ağacı ihtişamı ile göz kamaştırmaya devam ediyor. Sezonda 500 kiloya yakın zeytinin toplandığı büyük bir gövdeye sahip olan zeytin ağacına ilgi günden güne artıyor.
Göllüce Mahallesi Muhtarı Osman Bayer, "Bin 500 yaşında zeytin ağacı meyvesini halen insanlardan esirgemiyor. Bunun zeytinlerinden elde edilen zeytinyağı ilaç niyetine kullanılıyor. Kilosu 700 liradan satılan bu ağacın yağına ise talep epey büyük. Dedelerimizin dedeleri ondan öncekiler de bu ağacın ismini gül ağacı koymuşlar. Bunun nedeni ise bu ağaçtan çok verim aldıkları hatta 10-12 küfeyi doldurduğu için yüzleri hep gülmüş ağacın ismini de gül ağacı koymuşlar. Zeytin üreticisi çiftçi Veysel Ceber ise, "Ölümsüz bir ağaç diyoruz buna. Daha önceden hastalanmıştı biz çürüklerini hep temizledik hayata döndürdük. Ağaçtan elde edilen zeytinyağına ülkenin dört bir yanından talep var. Yetişmekte zorlanıyoruz" dedi.
2020-2021 TÜRKIYE REKOLTE RAPORU
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi koordinatörlüğünde Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki üreticiler de dahil ilgili tüm taraflarla işbirliği içinde, “2020-2021 Türkiye Rekolte Raporu” hazırlandı. Raporda, Türkiye toplam ağaç varlığının % 97’sine sahip 17 il İzmir, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın, Muğla, Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’nın verileri incelendi. Türkiye’de en çok üretimin olduğu 17 il dışında 23 ilde daha zeytin ağacı bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde 159 milyon 352 bin 393 meyve veren, 29 milyon 397 bin 654 meyve vermeyen zeytin ağacı bulunuyor. Geçen yıla göre meyve veren ağaç sayısı % 4 arttı. Ancak özellikle de iklim değişikliğinin etkileri dane veriminde ciddi kayba yol açtı.
ÜRETIM % 11 AZALDI
Olumsuz iklim koşulları nedeniyle ağaç başına ortalama üretim düştü ve bu yıl 8.3 kilo olarak hesaplandı. Buna göre bu yıl zeytin tane miktarının % 11 azalarak, 1 milyon 316 bin 850 ton olduğu tahmin ediliyor. Tanedeki kayıp miktarı geçen yıla göre 145 bin tona yakın oldu. Toplam tane üretiminin % 66’sı olan 886 bin 524 tonu yağlığa ayrılacak. Bundan ortalama 5.1 kilo zeytinden bir kilo randıman şeklinde ve % 20 azalmayla, toplam 172 bin 813 ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Zeytinyağındaki kayıp miktarı geçen yıla göre 35 bin 562 tonu aşıyor. Sektördeki sorunlara ve çözüm önerilerine de yer verilen raporda, son yıllarda iklim değişikliği etkilerinin kendisini çok daha kuvvetli hissettirmeye başladığı, zamansız ve çok şiddetli yağışların yol açtığı sel felaketleri, ani sıcaklık değişimlerinin yarattığı şiddetli fırtınaların günlük hayatta endişelere yol açtığı kaydedildi. Küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990 ile 2100 yılları arasında yaklaşık 3 derece artış öngörüldüğü tehlikesine işaret edilerek, iklim koşullarındaki bu değişimin, tarım ve bitki örtüsü, temiz su kaynakları, deniz seviyesi, insan sağlığı ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkisinin şimdiden görüldüğü dile getirildi. Tarımsal üretimin azaldığı ve gıda güvenliğinin tehlikeye girdiği vurgulanan raporda, “Nitekim iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık ve seller gibi aşırı iklim olaylarının sık ve şiddetli bir şekilde yaşanmaya başlaması zeytin tarımı üretiminde olumsuz etkileri yoğun olarak hissedilmeye başlamıştır. Bu sadece üretim miktarını değil, zeytinyağı kalitesi ve kompozisyonunda da değişimlere neden olmaktadır” denildi.
KURAKLIK YAĞLANMAYI ETKILEDI
Nisan sonu Mayıs başında tam çiçeklenme döneminde zeytinlik alanların yoğun olduğu Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde 40 dereceye yaklaşan aşırı sıcakların çiçeklerin yanması ve kurumasıyla üretim miktarında yer yer ciddi olumsuzluk yaşandığı da vurgulandı. Yaz ayları, eylül ve ekim aylarının da aşırı kuraklık da yağlanmayı olumsuz etkiledi. İstenilen tane büyüklüğüne ulaşılamadığı belirtildi. Körfez Bölgesi’nde ise dolu yağışlarının ürünün dökülmesi ve kalite kaybına neden olduğu açıklandı. Yeni dikim alanları küresel iklim değişikliği tehditlerinin dikkate alınmasını isteyen heyet, daha dayanıklı olabilecek rakım, konum ve toprak yapısındaki alanların belirlenmesi, havza bazlı destek modelinde geleneksel meyilli alanlarda zeytinlikler için ilave destek önerdi. Hastalık ve zararlılarla mücadelede yeni yöntemler belirlenmesi, yüksek verimli, ihracata uygun çeşitlerin tercih edilmesi istendi.
MEKANİK HASAT ÖZENDİRİLMELİ
Bölgesel envanter projesiyle kayıt dışı ağaçların tespiti gerektiği belirtilen raporda, dikime uygun alanların ağaçlandırılması, bölgelerdeki delicelerin aşılanması ve 300- 400 metre rakımlı, bozuk orman arazilerinde zeytinlik tesisine izin verilmesi gerektiği belirtildi. Zeytin toplamada kullanılan firesiz ve hızlı toplama için mekanik hasadın özendirilmesi, gövde ve ana dal sarsıcı büyük makinelerin teşvik kapsamına alınması da istendi. Butik üretim, firma kurma ve markalaşma çalışmalarının teşvik edilmesi gerektiği belirtilen raporda, zeytincilik üzerine yapılan Ar-Ge çalışmaları için daha yüksek bütçeler ve sektörün modern tekniklere ulaşımının sağlanması talep edildi. Kalite değerlerinin yükseltilmesi, paketleme tesisleri kurulması ve ihracata yönelik zeytinyağı üretimi ile uluslararası rekabet modeline geçilerek “Kaliteli Türk Zeytin ve Zeytinyağı” konseptinin devlet tarafından başlatılması da önerildi.
EN ÖNEMLİ SORUN TAKLİT VE TAĞŞİŞ
Suriye- Afrin’den ihraç kaydıyla getirilen ve işlendikten sonra ihraç edilmesi gereken zeytinyağının iç piyasaya arzının haksız rekabete ve üretici fiyatları üzerinde baskıya neden olduğu da belirtilen raporda, sektörün yıllardır devam eden en önemli sorunlarının ise taklit, tağşiş ve kayıt dışılık olduğu vurgulandı. Raporda “Çok sıkı denetimlere rağmen önlenemedi ve TBMM’de bekleyen yasanın bir önce kanunlaşması, cezaların caydırıcı olması bekleniyor” denildi. Antalya bölgesindeki en büyük zeytin üreticilerinden biri olan Antalya Ticaret Borsası (ATB), konseyin yaptığı çalışmalara katkı veren kurumlar arasında yer alıyor. Konsey raporuna ilişkin değerlendirmede bulunan ATB Başkan Yardımcısı Halil Bülbül, tane zeytinde Türkiye genelinde % 11, zeytinyağında ise % 30’a varan bir düşüş beklendiğini kaydetti.
Bu yıl Antalya özeline bakıldığında, bahar aylarındaki sıcaklık farklılarından dolayı yaşanan rekolte düşüşünün, Eylül-Ekim aylarındaki ciddi yağış azlığı nedeniyle yaklaşık % 50’ye yükseldiğini belirten Bülbül, “Bu da çok ciddi bir düşüş sektör için. Antalya’da düşüş oranları biraz daha üst düzeyde ve sektörü ciddi anlamda etkiliyor” dedi.
FİYATLARDA % 30 ARTIŞ OLABİLİR
Bütün dünyanın bir problemi olan küresel ısınmanın Türkiye’de de ciddi anlamda hissedildiğini vurgulayan Bülbül, zeytincilik sektörünün de bu ani sıcaklık farkları, fırtına ve sel gibi nedenlerden ciddi anlamda etkilendiğini kaydetti. Özellikle son birkaç yıldır bu etkinin yüksek olduğunu söyleyen Bülbül, rekolte düşüşünün fiyatlara da yansıyacağını belirterek, “Sızma zeytinyağının litresinin 30 lira civarında olabileceğini düşünüyoruz. Üretici açısından bu rakamlar iyi ama rekoltenin düşük olması tabii ki üreticiyi olumsuz yönde etkileyen bir durum. Yağ fiyatlarının yükseleceğini öngörüyoruz. Sofralık zeytinde de % 20-30 civarında bir artış olabileceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
İLLERE GÖRE ZEYTİN RAPORU:
Aydın: 22 milyon 92 bin meyve veren ağaçta ortalama verim 17.4 kilodan 5.5’e düştü. Rekolte 120 bin 704 tona düştü.
Manisa: 21 milyon 194 bin ağaç meyve veriyor, ağaç başına ortalama 7 kilodan 15.8’e çıktı. Rekolte 335 bin tona çıktı.
İzmir: 17 milyon 364 bin meyve veren ağaçta ortalama verim 7 kilodan 5.5’e düştü. Rekolte 94 bin 875 tona geriledi.
Muğla: 15 milyon 986 bin ağaç meyve veriyor, ağaç başına ortalama 9.8’den 2.9’a düştü. Rekolte 47 bin 78 tona düştü.
Hatay: 13 milyon 442 bin ağaç meyve veriyor, ağaç başına ortalama 9.8’den 5 kiloya düştü. Rekolte 67 bin 211 tona düştü.
Bursa: 11 milyon 835 bin meyve veren ağaçta ortalama verim 7.5 kilodan 10.3’e çıktı. Rekolte 121 bin 461 tona yükseldi.
Balıkesir: 11 milyon 156 bin meyve veren ağaçta ortalama verim 14.7 kilodan 11.7’ye düştü. Rekolte 130 bin 575 ton.
Mersin: 10 milyon 631 bin meyve veren ağaçtan ortalama 6 kilodan toplam 63 bin 787 ton zeytin.
Gaziantep: 9 milyon 105 bin meyve veren ağaçtan ortalama 6 kilodan toplam 54 bin 632 ton zeytin.
KAYNAK: https://www.iklimhaber.org/iklim-krizi-zeytini-vurdu-tane-miktarinda-yuzde-11-zeytinyaginda-yuzde-20lik-kayip/
SONUÇ OLARAK:
Danıştay 14. Dairesi “Bu durumda proje alanına bitişik parsellerde çok yoğun kapama tip zeytin ağaçlarının bulunduğu ve zeytin yetiştiriciliği yapıldığı … tesisin zeytinlik sahalarına 3 km’den daha kısa mesafede kurulması mümkün olmayan kimyevi atık bırakabilecek tesisler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği”ni belirterek yerel mahkemenin ÇED Gerekli Değildir kararını karar düzeltme yolu kapalı olacak şekildi oy çokluğu ile onadı.
İklim değişikliği kapsamında; zeytin hasat şenliklerini “körler-sağırlar” kapsamından çıkartıp daha anlamlı kılalım. DÜNYA BİZİ İZLİYOR.