Nihat AK/EGE TELGRAF- Ekonomik zorlukların yaşandığı dönemlerde inşaat sektörü, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik kavramlarıyla yeniden şekilleniyor. Uzmanlar, güçlü iş modellerine sahip firmaların bu süreçte sektöre değer katmaya devam ettiğini ve uzun vadeli projelerle fark yarattığını vurguluyor. Kriz dönemlerinde yapılan dikkatli finansal hesaplamaların, sektörün ve gayrimenkul piyasasının sağlıklı işleyişi açısından kritik önem taşıdığına dikkat çekiliyor.
Ekonomide zorlukların yaşandığı dönemde güçlü altyapı ve sağlam iş modelleriyle ayakta kalan firmaların inşaat sektörüne değer kattığına vurgu yapan müteahhit Ercan Karaboğa, “Ekonomik krizler ve daralmalar, zaman zaman tüm sektörlerde derin etkiler yaratır. Bu tür dönemler, sektörde bir tür eleme süreci gibi işler ve zayıf olanları ayırarak, yalnızca dayanıklı ve sürdürülebilir firmaların hayatta kalmasını sağlar. İnşaat sektörü de bu süreçten payını alır. Gerçekten yıllardır sektörde faaliyet gösteren, köklü firmalar dahi ekonomik daralmalardan etkilenip kapanmak zorunda kalabilir. Ancak, kriz dönemlerinde bile faaliyetini sürdüren firmalar, genellikle sektöre gönül veren, özveriyle çalışan işletmelerdir. Bu firmalar, sadece kısa vadeli kar peşinde koşanlar değil, aynı zamanda kaliteli projeler üretmeye ve sektöre uzun vadeli katkılar sağlamaya odaklanmış işletmelerdir.Sürdürülebilirlik, bu firmaların en önemli özelliğidir. Nitelikli iş gücüyle, deneyimli mimarlarla, inşaat mühendisleriyle ve zemin etüt firmalarıyla işbirliği yaparlar. Ayrıca, kaliteli ekipmanları ve uzun vadeli projeleri yönetme kapasitesiyle de sektördeki sağlam yerlerini korurlar. Kriz dönemlerinde, bu firmalar güçlü altyapıları ve sağlam iş modelleri sayesinde ayakta kalmayı başarır, sektöre değer katmaya devam ederler” dedi.
DİKKATLİ HESAP YAPILMALI
Ekonomik belirsizliklerin yoğun olduğu dönemlerde inşaat firmalarının finansal hesaplarını dikkatli yapmasının büyük önem taşıdığına dikkati çeken Karaboğa, “Finansal planlama hataları, hem inşaat üreten firmalar hem de gayrimenkul alıcıları için ciddi zararlara yol açabilir. Yanlış hesaplamalar, firmaları artan maliyetleri öz sermayelerinden karşılamak zorunda bırakabilir ya da fiyatları aşırı şekilde artırmaya mecbur edebilir. Yüksek enflasyon dönemlerinde, inşaat bitiminden sonra satış yapmak, her iki tarafı da mağdur etmeden çözüm sağlayabilir. Bizim yaklaşımımızda ise tüm girdi malzemelerimizi önceden temin ederek maliyetlerimizi kontrol altına alıyoruz. Böylelikle yüksek enflasyondan kaynaklı sıkıntı yaşamıyor ve yaşatmıyoruz. Ayrıca, mevduat faizlerinin düşmesi ve enflasyon oranlarının gerilemesiyle birlikte sektöre olan ilgi artacak ve gayrimenkul piyasası yeniden canlanacaktır” diye konuştu.
TALEP KARŞILANAMIYOR
Yeterli üretim yapılmadığı ve alternatif projelerin azlığı sebebiyle talebi karşılamakta zorlandıklarını belirten gayrimenkul danışmanı Ulus Kızıltuğ, “Gayrimenkul sektöründe üretimin zayıflığı nedeniyle satışlarımız ve iş hacmimiz hedeflediğimiz düzeyde değil. Geleceğe yönelik olarak, gayrimenkul piyasasında ciddi bir ihtiyaç bulunuyor. İnsanlar ev yenilemek ya da mevcut mallarını satıp paralarını gayrimenkule yatırmak istiyor. Ancak bu süreçte en önemli faktör ekonomik denge.Dengenin sağlanmasıyla bir süredir ertelenen yatırımların hareketlenmesiyle gayrimenkul alanında istenilen düzeye kısa zamanda ulaşabiliriz. Gayrimenkul sektörünün hareketlenmesi için ekonomik, yapısal ve düzenleyici adımların bir arada atılması gereklidir. Hem yerli hem de yabancı yatırımcıları teşvik etmek, belediyelerle işbirliği yaparak daha sağlıklı bir piyasa oluşturmak ve sürdürülebilir projelere yönelmek, sektörün büyümesine katkı sağlayacaktır.Faiz oranları ve enflasyonun kontrol altına alınması. Döviz kurları ve ekonomik belirsizliklerin azaltılması. İnşat maliyetlerinin kontrol altına alınması için hammadde temininde yerli üreticilere yönelik teşvikler sağlanması. En önemli işlerin başında geliyor” dedi.
ÇARPIKLIKLAR GİDERİLMELİ
Gayrimenkul sektöründe rayiç değer belirlenmesindeki problemlerin acilen giderilmesi gerektiğine dikkati çeken Kızıltuğ, “Fiyat dengesizlikleri nedeniyle çarpıklıklar yaşanıyor. Örneğin, en fazla talep gören kent merkezi, üniversite çevresi ve sahil kesimindeki 1+1 daire fiyatlarının yüksekliği, farklı konumlardaki sahipleri de aynı fiyatı istemeye yönlendiriyor. Havalimanına aynı mesafedeki üç farklı konumdaki aynı metrekare daire için farklı fiyatlar talep edilebiliyor. Gayrimenkul fiyatları, talep ve arz dengesine, bölgenin sosyoekonomik yapısına, ulaşım altyapısına ve sosyal olanaklara bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Belediyeler rayiç bedelleri güncellerse vatandaşlar rahatlar ve belediyelere de ciddi gelir kaynağı sağlanmış olur” diye konuştu.