Depremlerin röntgenini çektiler! İşte bilim insanlarının raporu
Bilim insanları, Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından hayli dikkati çeken bir rapor hazırladı. Hazırladı hazırlamasına ancak önceki yıllarda yapılan çalıştayda ele alınan ve öngörülen konular...
Bilim insanları, Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından hayli dikkati çeken bir rapor hazırladı. Hazırladı hazırlamasına ancak önceki yıllarda yapılan çalıştayda ele alınan ve öngörülen konular hayli düşündücü
6 Şubat depremleri halk sağlığı raporu yayınlandı. Raporun en çarpıcı yönü; 2021 yılı çalıştayında Hatay’da 7,5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinde çalışılmış ve Antakya ilçesinde bulunan 57 bin 891 binanın 57 bin 475’inin çeşitli ölçülerde hasar göreceği, bu binaların 52 bin 133’ününse yıkılacağı öngörülmüştür. Ayrıca 1 milyon 609 bin 856 kişi olan Hatay nüfusunun 1 milyon 533 bin 507’sinin bu depremden etkileneceği, bunların da yaklaşık 30 bininin hayatını kaybedeceği tahmin edilmiştir. Hazırlıklar kağıt üzerinde olursa veya tam yapılsaydı sizce bu kadar zayiat olur muydu? AFAD’ın yaptığı açıklamalara göre depremler nedeniyle yer kabuğu 7,3 metre yer değiştirmiştir.
Bu raporun amacı, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7,7 ve Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki depremin sonucunda en çok can kaybına ve yıkıma yol açtığı öngörülen Hatay’da, depreme hazırlık ve yanıt verme düzeyinin saptanması ile hem müdahale hem de toparlanma evresi için halk sağlığı izdüşümüyle öneriler geliştirilerek yerel ve merkezi yönetimlere sunulmasıdır.
*Bu çalışmaya; Prof. Dr. Pınar Okyay : Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD
*Prof. Dr. Kayıhan Pala : Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD
*Prof. Dr. Tacettin İnandi : Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD
*Prof. Dr. Nazan Savaş : Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD Uz. Dr. Pelin Şavli Emiroğlu: İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı
*Araş. Gör. Dr. Muhsin Güllü: Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD Katılmıştır.
Genel durum;
06.02.2023 günü, Türkiye saati ile 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş, Pazarcık olan 7,7 şiddetinde bir deprem meydana gelmiştir. Ardından saat 13.24’de merkez üssü Kahramanmaraş, Elbistan olan 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana gelmiştir.
Sığ depremler olarak değerlendiren iki depremden ilki yerin 8,6, ikincisi ise 7 kilometre derinliğinde gerçekleşmiştir. Ana şoktan itibaren 09.02.2023 saat 16.00’a kadar geçen zamanda bin 300’e yakın deprem kaydedilmiş. Bunlardan orta şiddetli olan ilki birinci depremden 11 dakika sonra 6,6 şiddetinde, ikincisi ise ikinci depremden 1 saat 40 dakika sonra 6,0 şiddetinde yaşanmıştır.
Pazarcık depremi, Doğu Anadolu Fay Zonu’nun Narlı Fay Parçası üzerinde olmuş, ardından Doğu Anadolu Fayı’nın bir kolu olan Çardak Fayı’nı tetiklemiş ve Elbistan depremini oluşturmuştur.
Merkez üsleri arasında kuş uçuşu yaklaşık 90 kilometre mesafe bulunmaktadır. İlk deprem yaklaşık 75 saniye sürerken ikinci deprem ise 25 saniye kadar sürmüştür. Depremler, 10 ilde büyük hasar meydana getirmiş ve 86 milyonluk ülke nüfusunun 13,5 milyonunu etkilemiştir.
Hasarın boyutu:
Hatay’da en büyük hasar, bu çalışmanın da saha planında yer verilen, merkez ilçeler Antakya ve Defne ile Samandağ, Kırıkhan ve İskenderun’dur. Antakya’da, çok sayıda bina hasar görmüştür. Kamu binaları ve belediye binası kullanılamaz durumdadır. Binaların önemli bir bölümü tamamen göçmüş, göçüklerin haricinde binaların büyük çoğunluğu hasarlı ve yeniden kullanılamayacak durumdadır.
Depremde Antakya’da bulunan Özel Akademi Hastanesi, Özel Defne Hastanesi ile Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi’nin ek binası olarak hizmet sunulan eski Hatay Devlet Hastanesi tamamen yıkılmış; Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi ise zarar görerek boşaltılmıştır.
Bu değerlendirmeye göre, çökme, ağır ve hafif hasarlı binaların tümü alındığında Hatay’da yapı stoğunun yüzde 41’i hasarlıdır. Bu oran Kırıkhan’da yüzde 57 olarak saptanmıştır. Samandağ için hesaplama yapılmamıştır. Bölgede genel olarak yapı kalitesinin çok düşük olduğu uzmanlarca belirtilmiştir.
Yola devrilen enkazlar nedeni ile bazı sokaklar ulaşıma kapalıdır. Hatay Havalimanı pisti de depremde hasar görmüş, yarılarak depremin ilk haftasında kullanılamamıştır. Havalimanı tamir edilerek 12 Şubat 2023 tarihinde seferler başlatılmıştır.
Nüfusun durumu, ölüm ve yaralanmalar: Hatay’da önemli bir göçmen nüfusu yaşamaktadır. 2020 itibari ile toplam sayı 436 bin 430’dur. Geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 354 bin 648’dir. Deprem sonrasında afet bölgelerinde sağ kalanlar arasında başka bölgelere ve Hatay’ın dağ köylerine göçler yaşanmıştır. Hatay’ı terk eden depremzedeler için Mersin’in öncelikli ilk kent olduğu izlenimi edinilmiştir.
Hatay’ın deprem sonrasındaki nüfusu ile ilgili yetkililerden bilgi edinilememiştir. Ancak, hem ölümler ve enkaz altında kalanlar hem de dışa göçler ile Antakya ve Defne’de nüfusun büyük ölçüde azaldığı tahmin edilmektedir.
Afet yönetimi : Hatay İRAP’ta Hatay’I risk altında bulunduran en büyük doğal afetin deprem olduğu belirtilmiştir. 6 Şubat depreminde en çok zarar gören yerleşim alanlarının diri fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı belirtilmiştir. Çalıştayda 7,5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinde çalışılmış ve Antakya ilçesinde bulunan 57 bin 891 binanın 57 bin 475’inin çeşitli ölçülerde hasar göreceği, bu binaların 52 bin 133’ününse yıkılacağı öngörülmüştür. Ayrıca 1 milyon 609 bin 856 kişi olan Hatay nüfusunun 1 milyon 533 bin 507’sinin bu depremden etkileneceği, bunların da yaklaşık 30 bininin hayatını kaybedeceği tahmin edilmiştir.
Bunca hazırlık ve çok benzeri bir senaryoda çalışılmış olmasına rağmen sahadaki durumu özellikle erken dönemdeki arama kurtarma süreçlerini, yine sahadan gelen bir yorum en iyi şekilde özetlemektedir.
Yöre sakini:
“Ne hazırlık ne de olduktan sonra müdahale konusunda iyiyiz, çok kötüyüz çok” Afetin etkilediği alanın çok büyük olduğu bölgede de kabul edilmektedir.
Akademisyen:
*Ancak, kentin özellikle bu ölçüde bir deprem olacağı bilinirken yapı stoğu başta olmak üzere önlemlerin alınmamış olması en temel sorun olarak gösterilmektedir.
* “Afet Bayındırlık’a bağlıymış, sonra Başbakanlık’a bağladılar. Başbakanlık gidince İçişleri’ne bağlanmış. Tepede düzgün bir vizyon ve kurumsallık olmazsa afet işlerini düzenlemek mümkün değil.”
*Hatay’da depreme hazırlığın iyi yapılmadığı çok açık biçimde gözlenmiştir.
Arama kurtarma:
Bölgede özelikle arama kurtarma çalışmaları ile ilgili genel kanı, çalışmaların geç başladığı ve gelen ekiplerin de enkazlara yerleştirilmesinde bir koordinasyon sorunu olduğudur.
“Bina çöküyor içerde insanlar var, canlılar. Isıtmaya beslemeye çalışıyorlar ama çıkaramıyorlar. Kimse gelmemiş kurtarmaya” diyor yöre sakini.
“Enkaz çalışmalarında kurtarma çalışmaları 3. gün başladı. Yüzde10’una ulaştılar iyi bir tahmin. Yüzde 90’ına henüz binaların ulaşamadılar. On binlerce insan şu an enkaz altında.” İfade edilen konulardan biri de kendilerinin bir şekilde ihmal edildiğidir. Bunun nedeni olarak, haberleşme ve ulaşım sorunları yanı sıra, belli bir etnik kimlik ya da siyasi görüşe ait olma gibi nedenler ifade edilmiştir. Zaten mevcut olan ayrımcılığın afette de sürdüğünü dile getirenler olmuştur.
Bu ziyaret sırasında Hatay’da depremi yaşayan herkesin dile getirdiği ortak görüş, ilk 48 saatte sistematik olarak arama kurtarma çalışmalarına başlanmamış olmasıdır.
Yardımların sevk ve idaresi: Hatay’a çok sayıda yardım yüklü aracın geldiği ancak bu yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında halen sıkıntılar yaşandığı ekibimiz tarafından da gözlenmiştir. Bir yandan Antakya’da ve Defne’de bazı sokaklarda açılmamış su şişeleri ve giyecekler etrafa saçılmış olarak gözlenirken, özellikle evlerinin yanında nöbet tutan veya kırsal alanda yaşayan depremzedelerin gereksinimleri karşılanamamıştır.
D.2.4. kırılgan gruplar:
Ziyaret dönemi sırasında kırılgan gruplar ile ilgili bir listeleme ve özelliklerine göre sınıflama benzeri bir çalışma henüz başlamamıştı. Yalnızca, gebe kadınların uygun koşullarda doğumlarını gerçekleştirebilmeleri önceliklendirilmişti. Bu dönemde çok sayıda doğumun sağlıkla gerçekleştiği söylenmesine karşın, bu doğumların sayısı, hangi kurumda gerçekleştirildiği ve bebeklerin doğum ağırlıkları gibi bilgiler edinilememiştir. Hatay’da bulunan gebe sayısı ve gebelik ayları gibi bilgiler de edinilememiştir. Çocukluklar ile ilgili olarak en önemli konu, güvenli alan gündeme getirilmiştir. Her gün kayıp bir çocukla ilgili haber sosyal medyada yer almakta ve bu da en çok aileleri tedirgin etmektedir.
Engellilerin durumu ile ilgili bir bilgi edinilememiştir. Ancak, bir köy evi ziyaretinde koltuk değneğine bağlı yaşayan bir kadının koltuk değneğinin enkaz altında kaldığı ve yürüyemediği öğrenilmiştir. Kadına ulaşılarak bir koltuk değneği teslim edilmiştir.
Göçmenler ile ilgili özel bir yapılanma ziyaret döneminde saptanmamıştır. Kronik sağlık sorunları olanların ilaç gereksiniminin karşılanmasında sorunlar bulunmaktadır. Burada Türk Eczacılar Birliği önemli bir gereksinimi çok erken dönemden itibaren karşılaması açısından dikkate değerdir. Ancak bu konuda ihtiyacı olan bir kişi herhangi bir yolla saptandığında yetkililer ve STK’lar seferber olarak yetiştirmeye çalıştığını gözlemledik.
Son olarak, Hatay’da bazı vatandaşların kendilerine geç ulaşılması ve yeterince yardım sağlanmaması ile ilgili sorunları etnik, politik ya da dini kimlikleri ile ilişkilendirme eğiliminde oldukları gözlenmiştir. Bu algının eşit yurttaşlık ilişkisinin sağlanamaması üzerinden merkezi ve yerel yönetimler tarafından dikkate alınması, farklılıkların bir zenginlik kaynağı olduğu kabul edilerek her yurttaşa eşit muamele yapılmasının sağlanması ve bunun bölgede yaşayanlara gösterilmesi gerekir.
Devam edecek…