Milyonlarca insan her 10 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da 57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan sığdıran çok sevdiklerini ‘Ataları’nı Ankara’daki anıtmezarının yer aldığı Anıtkabir’deki mozolesinde ziyaret ederek, büyük özlem, sevgi saygı ve minnetle anıp Atatürk'e olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi. Anıtkabir, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yuman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine yerleştirilen naaşının, 10 Kasım 1953 tarihinden bu yana son istirahatgahı. 71 yıldır aralarında önemli devlet büyükleri ile ünlü isimlerin de yer aldığı yerli ve yabancı milyonlarca insan adını dünyaya altın harflerle yazdıran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü kabri başında anmak için Anıtkabir’i ziyaret ediyor.
MİLYONLAR AKIN AKIN…
Geçtiğimiz yıl 10 Kasım’da, 5 milyon 769 bin kişi ellerinde Türk bayrakları ve çiçeklerle, kalplerindeyse sonsuz Atatürk sevgisiyle dünya tarihine yön veren ‘Büyük Önder’in mozolesini ziyaret ederek, dua etmiş, minnet, özlem ve sevgiyle anmış, saygı duruşunda bulunmuştu. Geçen yıl ayrıca Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yıldönümü dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda da, her yaştan ve her kesimden, yurt içi ve yurt dışından 1 milyon 182 bin 425 kişi büyük bir sevgi seliyle bu özel mekanı ziyaret etmiş, rekor kırılmıştı. Anıtkabir, bu yılki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ise yine yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayarak, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 745 bin 920 ziyaretçiyi ağırladı.
Rehber Aygül Güntaş, Atatürk’ün 86. ölüm yıldönümü dolayısıyla ebedi istirahatgahı Anıtkabir’i, Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Komutanı olarak görev yapan yazar Albay Kasım Mehmet Teke ile tarih uzmanı Bora Öncü tarafından kaleme alınan “Anıtkabir - Bir Veda Bir Başlangıç” kitabı başta olmak üzere birçok tarihi kaynaktan edindiği bilgileri harmanlayarak okurlarımız için bu özel mekanı tüm anlatmak istedikleri ve bütün birimleriyle anlattı.
ALTIN YALDIZLARLA YAZILI
Atatürk inkılaplarını gelecek nesillere taşımak amacıyla tasarlanan Anıtkabir’in, 120 bin metrekaresinin ‘Anıt Blok’tan, 630 metrekaresinin de ‘Barış Parkı’ndan oluşan 750 bin metrekarelik alana kurulduğunu belirten Güntaş, “Ulu Önder Atatürk'ün anısına yapılan ve naaşını barındıran ulusal anıt ile müze kompleksi olan Anıtkabir’in, ‘Anıt Blok’ kompleksinin mimari yapıları ‘Aslanlı Yol’, ‘Kuleler’, Tören Meydanı’ ve ‘Mozole’ olarak dört ana bölümden oluşuyor. Yapımı 9 yılda tamamlanan Anıtkabir’in her köşesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, Atatürk’ün vizyonunu yansıtıyor. Rölyefler, heykeller, yazıtlar ve müze kısmındaki detayların hepsi Atatürk'ün Milli Mücadele dönemindeki rolü ve gerçekleştirdiği devrimleriyle ilgili hayatı düşünülerek tasarlanmış” diye konuştu. Rasattepe’de eski bir Frig yerleşkesi üzerine kurulan Anıtkabir’in, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden rölyeflerine, sergilenenlerinden kompozisyonlarına ve mimarisine dek pek çok özel anlamlarla yüklü olduğunu vurgulayan Güntaş,
“Mozole yani Anıt Mezar, yapıya anıtsal bir görünüm kazandıran sütunlarla çevrili. Binaya çıkılan merdivenlerin sağında Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılan Sakarya Meydan Muharebesi konulu, solunda ise Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetilen Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu birer rölyef, ortasında da Hitabet Kürsüsü yer alıyor. Mozele’nin cephesinde ise altın yaldızlarla yazılmış Atatürk’ün “Türk Gençliğine Hitabesi” ve Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıldönümünde söylemiş olduğu “Nutuk” yer alıyor. Zemini ve duvarları renkli mermerlerle kaplı 17 metre yüksekliğindeki Şeref Holü’nün 27 kirişten oluşan tavanı 16. ve 17. yüzyılların bereket, ok, koçbaşı gibi figürlerin olduğu halı ve kilim desenlerinden oluşan mozaiklerle süslü. Yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunuyor” dedi.
SEMBOLİK LAHİTTE BULUŞMA
Rehber Aygül Güntaş, Mozole’nin içerisindeki ‘Şeref Holü’nde girişin tam karşısındaki büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde Atatürk'ün Osmaniye'den getirilen 40 tonluk vişne renkli beyaz damarlı yekpare mermerden oluşan sembolik lahdinin bulunduğunu belirterek, “Şeref Holü’ndeki bu bölüm Anıtkabir’de duygu selinin en yoğun yaşandığı alan. Çünkü Ulu Önder Atatürk'ün Mozole’nin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunan ‘Aziz Naaşı’nın yer aldığı Mezar Odası ziyarete kapalı olduğundan ziyaretçiler gönüllerinde taht kuran Atalarıyla buradaki ‘Sembolik Lahit’te buluşabiliyor, sevgi ve özlemlerini burada ifade ediyor, saygı ve minnetlerini burada sunup, dualarını da burada ediyorlar. Büyük Önder Atatürk, 1917 yılında arkadaşına yazdığı mektupta "Ancak öldükten sonra dinlenebileceğim galiba” demiş. Bu nedenle Anıtkabir projesinde ziyaretgah olarak mozole planlanmış. Cumhuriyetimiz’in kurucusu Atatürk'ün mezarında rahat uyuması için Mezar Odası ziyarete kapalı. Ancak ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ gezilirken Mezar Odası’nın önüne gelindiğinde canlı yayın kamerasından bu özel oda görebiliyor” diye konuştu.
ANITKABİR’İN KULELERİ
Anıttepe ve Tandoğan’dan iki girişi bulunan Anıtkabir'de, Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kulenin yer aldığını ifade eden Güntaş, “Simetri gözetilerek yerleştirilen İstiklal Kulesi, Hürriyet Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Cumhuriyet Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılap Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kulesi isimleri verilen kuleler, Anıtkabir’in siluetine ayrı bir değer katıyor. Ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimlerle adlandırılan kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon, rölyef ve Atatürk'ün özlü sözlerine yer verilen yazı bordürleri bulunuyor. İçlerinde de adını aldıkları kuleyle özdeşleşen objeler sergileniyor” ifadelerini kullandı.
ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ
262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol'dan başlayan Anıtkabir'de Atatürk'ün aziz naaşının yer aldığı Mozole, anıtsal heykeller, aslanlı yol, tören meydanı, kuleler ve müze galerileri başta olmak üzere ziyaret edilmesi gereken birçok nokta bulunduğuna dikkati çeken Güntaş, “Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet ve Müdafa-i Hukuk Kuleleri’nde yer alan ve 5 bin 200 metrekarelik sergi alanına sahip ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ de bunlardan biri. Farklı sergileme teknikleri kullanılan Müze, Atatürk’ün çocukluk yıllarından başlayarak askerlik kariyerini, Kurtuluş Savaşı dönemini, Cumhuriyet'in ilanı ve sonrasındaki devrimler dönemine kadar olan hayatıyla başarılarını detaylı ve çarpıcı şekilde sunar. Atatürk'ün özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya ev sahipliği yapan Müze, Büyük Önder’in liderliğinde gerçekleşen önemli olayları ve kararları anlatan belgeler ve fotoğraflarla zenginleştirilmiş sergi alanına sahip” dedi.
‘BOĞAZINIZ DÜĞÜMLENİYOR’
Atamız'ın günlük hayatını bize getiren eşyaları, olmazsa olmazı kitapları, kitaplarını okurken altını çizdiği ve notlar aldığı sayfaları, yazdığı eserleri, kullandığı arabaları, dünyaya gözlerini açtığı ‘Selanik Atatürk Evi, siyasi düşüncelerinin, hürriyet ve bağımsızlık fikirlerinin oluşmasında ve milliyetçilik anlayışında etkili olan okulu Manastır Askeri İdadisi, silah arkadaşlarıyla beraber 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştıran ve Türk Milli Mücadelesi’nin Anadolu üzerinden başlatılmasında çok önemli bir görevi yerine getiren Bandırma Vapuru ile Büyük Önder’in “Bir çocuk oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim” dediği ancak hastalığı nedeniyle ancak yedi hafta geçirebildiği Savarona Yatı’nın maketlerini, son yolculuğuna uğurlandığı araçlar; Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumduktan sonra naaşı Sarayburnu'na kadar taşıyan top arabası Zafer Muhribi’ni, ardından İzmit’e kadar nakleden Yavuz Zırhlısı ve son olarak da naaşı buradan teslim alıp Ankara’ya ulaştıran Atatürk’ün çıktığı yurt gezilerinde sıkça kullandığı Beyaz Tren’in maketlerini görünce, hele ki sesini duyunca boğazınızın düğümlenmesine, gözlerinizin nemlenmesine, içinizde depreşen özleme ve Atatürk’e olan bağlılığınızın daha da artmasına engel olamıyorsunuz.
İlke ve devrimlerinin gönüllü ve azimli birer koruyucusu olmaktan büyük bir onur duyarak, ışığınla aydınlattığın yolunda ilerlemeye devam ediyoruz, huzurla uyu ‘Ata’m. Biliyor musun? Her yaştan, her kesimden insanlarımız aramızdan ayrılışının üzerinden onlarca yıl bile geçse senin huzurunda yine büyük bir heyecan, sevgi, saygı ve minnetle anmaktan sonsuz gurur duyuyor. Dün olduğu gibi bugün de yarınlarda da gösterdiğin aydınlık yolda, ilke ve inkılaplarının ışığında ilerlemeye devam ediyoruz. Aklımızda fikirlerin, kalbimizde sevgin hiçbir zaman bitmeyecek, her zaman yüreklerimizde yaşayacaksın!
FULYA OMAÇ