“Çok acil ‘Fay Yasası’ düzenlemesi yapılmalı”
Deprem; bütçemizi, psikolojimizi, gündelik ve sosyal hayatımızı etkileyen çok boyutlu bir mesele. Onunla baş etmeyi öğrenmek de yine çok aşamalı bir bakış açısı gerektiriyor. Günümüzde depremlerin...
Fay denir?
Yerkabuğundaki çeşitli ölçekteki kayma yüzeyleri, (Üzerinde deprem olan ve hareket eden iki levha ya da levhacık arasındaki ara yüzey) fay olarak adlandırılır.
Diri fay: Son tarihsel dönemde deprem oluşturmuş olan tüm faylar diri fay olarak isimlendirilir. Bu fayların dirilikleri sadece yazılı tarihsel kataloglardan değil aynı zamanda tarihi yapıları etkileyen faylanma işaretlerinden de anlaşılabilir
Genç kuvaterner çökellerini (2 milyon yıldan daha yaşlı olmayan) kesen faylar, ötelenmiş genç akarsu yatakları, ötelenmiş akarsu – denizel şekiller, basınç sırtı ya da çöküntü gölcükleri, uzamış sırtlar gibi genç morfolojik şekiller oluşturmuş faylar, diri faylardır.
Fay türleri nedir?
Bu tür fay düzlemleri, yeryüzünde 90 dereceye yakın dik bir konumda olan ve yerin içine doğru hafifçe eğimlenen yalnızca yatay atımın oluşturduğu yanal atımlı faylardır. Bu faylar, atımlarına göre sağ ya da sol yönlü olabilirler. Kuzey Anadolu Fayı, sağ; Doğu Anadolu Fayı ise sol yönlü doğrultu atımlı faylardır.
Evinizin altından fay hattı geçiyor mu? İşte adrese göre fay hattı sorgulama
MTA'nın sayfasına girdikten sonra yer bilimleri portalına tıklayıp çıkan harita üzerinden konuma girmek gerekmektedir. Haritadan konum girildikten sonra faylar kısmını girip detaylara bakılabilmektedir.
Fay hattı sorgulaması neden önemli ?
İnsanlık tarihi boyunca çok büyük can ve mal kayıplarına yol açan doğal felaketlerle karşı karşıya kalındığı göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Bu doğal afetlerin başında, ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük kayıplara yol açan depremlerin oluşturduğu felaketler yer almaktadır. Türkiye ve yakın çevresi aktif tektoniği ile önemli deprem felaketlerinin yaşandığı bir bölgedir. Bu açıdan, bölgede depremselliğin izlenmesi, kayıt altına alınması ve bilimsel olarak irdelenmesi büyük önem arz etmektedir.
Son on beş yılda istatistiklere göre dünyada yarım milyon insan depremler ve oluşturdukları tsunamiler sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu nedenle fay hattı sorgulama ekranı, tehlikenin boyutlarını görebilmek için önemlidir.
Türkiye fay haritası sorgulama ekranı: Türkiye fay hattı haritası sorgulama ekranı, son depremlerin ardından pek çok vatandaşın araştırdığı konu olmaya başladı. MTA ve AFAD tarafından listelenen fay hatları, birkaç adımda kolayca görüntülenebiliyor. Fay haritası ile hangi şehir ya da ilçeden fay hatları geçtiğini listeyen iki kurum, bu bilgileri belirli periyotlarda güncelliyor. Türkiye fay haritası görüntüleme ekranı, internet üzerinden kolayca görüntülenebilmektedir.
En son 1996 yılında yürürlüğe giren Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından yenilenmiş, 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı (mükerrer) Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Yeni harita 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeni harita en güncel deprem kaynak parametreleri, deprem katalogları ve yeni nesil matematiksel modeller dikkate alınarak çok daha fazla ve ayrıntılı veriyle hazırlanmıştır. Yeni haritada, bir önceki haritadan farklı olarak deprem bölgeleri yerine en büyük yer ivmesi değerleri gösterilmiş ve “deprem bölgesi” kavramı ortadan kaldırılmıştır.
Deprem tehlike haritası RİSK haritası değildir. RİSK haritası olması için bu tehlike haritası üzerinde yapıların, nüfusun deprem anında etkilenme durumunu bilmek gerekir.
Fay hattı sorgulama haritası, MTA ve AFAD'ın resmi programları üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Renklere göre görüntülenebilen deprem fay hattı haritası, hangi bölgenin daha riskli olduğunu ve fay hattının hangi bölgeden daha fazla geçtiğini görüntülemek açısından büyük kolaylık sağlıyor
7269 Sayılı Kanun’da gerekli “Fay Yasası” düzenlemesi acilen yapılmalı. ABD başta olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde fay zonları üzerine “Fay Yasası” düzenlemesi ile yapı yapılması yasaklanmakta, mevcut olan yerleşim birimlerinde ise kentsel yenileme çalışmaları yapılmakta ve bu alanlar bertaraf edilmektedir.
Ülkemizde, Bolu, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Kütahya, Hatay, Bingöl, Erzurum ve Hakkari başta olmak üzere 18 kent, 80’i aşkın ilçe ve 502’yi aşkın köyümüzün içinden diri fay hatlarının geçtiği, bu yerleşim birimleri içerisinden geçen fay zonları üstünde 100 bini aşkın binanın yer aldığı ve yüz binlerce yurttaşımızın bu binalarda yaşadığı da göz önüne alındığında ülke insanının içinde bulunduğu risk daha da artmaktadır.
Bu kapsamda, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde “sismik boşluk” olarak değerlendirilen alanlar başta olmak üzere büyük depremlerin meydana gelmesine neden olabilecek alanların belirlenmesi ve fay hatları ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinden başlamak üzere gerekli kentsel yenileme/dönüşüm çalışmalarının başlatılması gerekmektedir.
Yapılan araştırmalar ülkemizde, Mw.6.0 ve üzeri büyüklükte deprem üretecek 500’ü aşkın fay hattı ve zonu tespit edilmiş olup çok sayıda yerleşim birimin bu fay hatlarının üstüne veya hemen yakınına kurulmuş olması nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin acilen 7269 Sayılı Kanun’da gerekli “Fay Yasası” düzenlemesini yaparak aktif fay hatları veya zonları üzerine yapı yapılmasını engellemelidir.
Aktif fay hatlarına dikkat !
Marmara Denizi içinden ve Güney Marmara üzerinden geçen 3 büyük ve aktif fay hattının 7 üzeri depremin habercisi olduğunu dile getiren Er, gündemdeki fay yasasının bir an önce yürürlüğe alınması gerektiğini belirtti. Yapılan binaların fay hatlarından uzak, mühendislik hizmeti alınarak yapılması gerektiğini işaret eden Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, bu kriterlere uyulmadan yapılan binaların risk teşkil ettiğini söyledi.
Zeminin yapısına dikkat etmek lazım
Özellikle Bursa'da, Kuzey Anadolu fay hattının kolları üzerinde yapılaşma olduğunu belirten Engin Er, "Devletin resmi kurumlarının açıkladığı fay hatlarına baktığımız zaman, evimizin hemen kenarından veya altından geçen aktif, diri fay hatlarının bulunduğunu görmekteyiz. Evimizin bu diri fay hatlarına ne kadar mesafede olduğunu görebiliyoruz.
Bu ne anlama gelir? Evimizin depremsellik anlamında ne kadar risk taşıdığını, fay hattına ne kadar yakın olduğumuzu net bir şekilde görebiliriz. Bulunduğumuz zeminin yapısına dikkat etmemiz lazım. Fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuluyorsa, oturduğunuz yer sizin için risklidir" dedi.
Güvenli bölgeler oluşturulmalı
İzmir depremini işaret ederek zemine uygun bina yapılmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan Er, "İzmir'de örneklerini gördük. Yan yana olan binalardan biri yıkılmış, diğeri yıkılmamış. 1999 depreminde de gördüğümüz gibi binanın camları dahil kırılmamış ama yan yatmış. O bina çok sağlam olmasına rağmen zemin özelliklerine uyum sağlamadığı için yan yatmış. Dolayısıyla bölgesel anlamda risk taşıyan bölgeler vardır. Fay hattının üzerindeyse binanız risklidir. Bulunduğunuz yer risklidir. Kontrolünün muhakkak yapılması gerekir.
Fay hatlarının mutlaka 1/1000'lik uygulama planlarına işlenip bu bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemesi gerekir. Orta ve uzun vadede bu fay hatları kentsel dönüşüme tabi tutulup güvenli bölgeler oluşturulmalıdır. İzmir'de 6.9 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bursa, İstanbul, Edirne bu depremi hissetti. Olağanüstü güçten bahsediyoruz. Dünyayı yırtan bir doğa olayından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla inatlaşmak değil, bununla beraber yaşayabilecek çözümler üretmemiz gerekiyor.
Bunun yollarından bir tanesi de fay hatları üzerine yapılaşmadan kaçınmak lazım. Gündemde olan fay yasasının bir an önce 1/1000'lik haritalara işaretleyerek bu fay hatları üzerine bina yapmaktan vazgeçmek lazım. Özellikle Bursa'da zemin sıvılaşması var. Buna dikkat etmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
Tsunami beklenen yerlerimiz var
Fay hatları üzerine ve yakınına yapılan yapıların doğa olayını doğal afete dönüştürdüğünü dile getiren Er, şöyle devam etti; "Deniz kenarında tsunami beklenen yerlerimiz var. Tsunami önlemlerinin alınması lazım. Heyelana karşı önlemlerin alınması lazım. Doğa olaylarını doğal afete dönüştüren bizim ihmalkarlığımız. Japonya'da 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu zaman insanlar yerli yerinde duruyor. Orada yaşanan depremler bizim ülkemizdeki gibi 15-20 saniye de sürmüyor. Dakikaları geçen depremler oluyor. Bizim de benzer özellikteki tedbirleri almamız gerekiyor.
Zemin etüdünün dünyada veya Avrupa'da nasıl yapıldığını biliyoruz. 2019 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin olumlu yönleri var. Ama bunların kontrolünün arazide yapılmasıyla birlikte biz güvenli bir Bursa, güvenli bir bölge oluşturabiliriz. Bunlara dikkat etmezsek 5-6 büyüklüğündeki depremlerde binaların yıkıldığını, can kaybı olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla mühendislik hizmeti almış binalarda, mühendislik hizmeti almış şehirlerde yaşarsak biz de Japonya gibi depremi bir doğa olayı olarak, doğal afet olmadan geçiştirebiliriz."
Kaynak : Jeoloji Mühendisleri Odası
BÜLENT ÖZGEN/ÇEVRE VE DOĞA