Tarihin tozlu sayfalarında gezinince Yahudilerin yüzyıllar içinde ya zulüm gördüğünü ya da zulmettiğini görüyoruz. İsrail'in geldiği noktanın evin itip kakılan, dövülen, dalga geçilen oğlunun, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayınca kabadayılıkla geçinmesinden hiçbir farkı yok bana göre.
Yıllardır askeri alanda yaptıkları yatırımlar, araştırma ve geliştirme çalışmaları İsrail'i bu alanda dünyanın en iyisi yaptı. İstihbaratı da etkinliği bilinen üç teşkilattan biri. Elbette tüm bu insan ve makine gücü "kendini korumaktan" çok öte bir amaca hizmet ediyor.
İsrail'in "serseriliğini" destekleyenler, elbette katliamdan besleniyor. Öyle besleniyorlar ki, tüm bölgeyi kontrol etme hayaliyle İsrail'in ayağı taşa takılmasın diye, "mekanda" tüm hazırlıkları önceden tamamlıyorlar. Sonra kuvvetle destekliyorlar.
Nasıl yani... Şöyle; okumuşsunuzdur, Hamas - CIA işbirliği iddiaları yeniden yayıldı. Ancak ABD tarafından Hamas saldırısının önceden kendilerine bildirildiği doğrulandı. Bölgede bununla ilgili bir tedbir alındığı bilgisi paylaşılmadı; aksine İsrail'in nasıl hazırlıksız yakalandığı görselleri servis edildi hep.
Oysa beklenen saldırı öncesinde kılını kıpırdatmayan ABD, Gazze'ye saldırdıktan sonra İsrail'e askeri yardımı adeta yağdırıyor. Dev uçak gemileri, savaş uçakları, füzeler, demir kubbe için ekipmanlar; elektriği ve suyu kesilen, insani yardım ulaşması engellenen, hastanelerinde yaralarını tedavi edecek malzemesi kalmayan Gazze için!
Hastaneleri, ibadethaneleri yıkacak kadar onursuz, beyaz fosfor kullanacak kadar insanlık dışı saldırı hep biçare Gazze için. İsrail kabul etmese de beyaz fosforun İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından video ve görgü tanıklarıyla doğrulandığı belirtiliyor.
Bölgedeki gazeteciler ve kendilerini, alt üst olan hayatlarını videolarla anlatan siviller savaşın meydana getirdiği yıkımı gözler önüne seriyor. Çocuklarla yapılan röportajları görmüşsünüzdür, parçalanan ailelerine ve düştükleri sefalete ağlıyorlar. İki kızdan biri gözyaşlarıyla diğeri kelimelerle anlatıyor: "Babam şehit oldu. O varken üşümezdik, şimdi hep üşüyoruz. Keşke yanında bizi de götürseydi..." Bu acıya yürek dayanır mı!
Filistin'de, İsrail'de, Ukrayna'da... Silah tüccarlarının ağzının suyunu akıta akıta işaretlediği her yer çocuklara cehennemi yaşatıyor. Uluslararası zirvelerde en önde boy gösteren, o büyük ekonomilerin büyük liderleri, çocuklar ölürken neden geriden izliyor?