‘Çocuğunuza oyun kurmayın, onların oyunlarına ortak olun’
Evdeyiz.. Sağlık Bakanı’nın her basın toplantısında söylediği gibi izolasyon. İzolasyon… İzolasyon.. Evde ruh halimiz nasıl? Bu günler geçtiğinde nasıl bir haleti ruhiye içinde olacağız? Çocuk odaklı...
“Evde çocuklarla nasıl vakit geçirilmeli ?”
“Bana gelen sorular da genelde çocuğumuzla ne oynasak yönünde oluyor. Çocuklar için de birçok yaşam değişikliği olan, birçok yeni kural ve sınır getirilen şu süreçte, kurallı oyun oynamaktansa çocuğunuzun kurduğu oyuna eşlik etmenin, yönlendirmemenin daha iyi geleceğini söyleyebilirim. Benzer şekilde evlilikler için de zor bir dönem. Fiziksel koşulların imkan verdiği boyutta eşlerin yalnız kalabilecekleri bir alan ayırabilmeleri çok kıymetli. İmkanlar el vermiyorsa da eğer, aynı alanda fakat farklı işlerle meşgul olmak, belki kulaklık takıp biraz müsaade istemek iyi gelecektir. Çok klişe ama oksijen maskelerini önce kendimize takmamız gerekiyor, sonra çocuklarımıza, eşimize, sevdiklerimize. Biz iyi olmazsak, kimseye iyilik katamayız çünkü”
Gözde Alper’in eşi de psikolog. Sosyal psikolog ve akademisyen. Çalışma alanları farklı. Aynı evde iki psikolog insan merak ediyor nasıl bir ortam var diye?
“Bu soruyu ben de çok merak ediyorum acaba kızımız Nehir bizi nasıl değerlendirirdi? Yeterince iyi anne baba olduğumuzu düşünüyorum çünkü mutlu bir çocuk. Fakat bu şansın mesleklerimizden ötürü olduğunu düşünmüyorum, elbette bazı konularda bilgilerimiz dahilinde yol izleyebiliyoruz ya da daha planlı olabiliyoruz fakat genel olarak ilişkimizde bizim için önemli olan Nehir’in neye ihtiyacı var? Bizim neye ihtiyacımız var? İlişkimize ne iyi gelir? soruları ve bunu da güncel bilimsel literatürü okuyan, araştıran ve empatik yaklaşabilen bilge anne babalar da kendi aileleri için sağlayabilmekte. Biz de kızımız açısından oldukça şanslıyız; çok uyumlu, birçok konuda açık, sakin ve becerikli bir çocuk. İş bölümü konusunda da her şey ortak ilerliyor”
Psikoloji ve psikiyatri birbirinden çok farklı, bağımsız disiplinler değil. Psikiyatristler, psikiyatri alanında uzmanlaşmış tıp doktorları. Yani bir psikiyatrist size farmakolojik bilgisi sayesinde gerekli durumlarda ilaç yazabilir. Psikologlar ise dört yıllık psikoloji lisans eğitimini tamamlayan kişiler. Onlar psikoterapi teknikleriyle tedavi sürecinde yer alıyorlar.Gelelim koronalı günler ve sonrasına..
“Yaşadığımız virüsle mücadele sürecinde, hem kendimiz hem sevdiklerimiz için korkuyu ve kaygıyı oldukça yoğun deneyimlediğimiz bir dönemdeyiz. Bu kadar yoğun ve gerçek tehlike durumlarında zihnimizden geçen düşüncelerin olumsuzlaşması kaçınılmaz. “Hasta olur muyum?”, “Sevdiklerimi kaybeder miyim?”, “Bunlar ne kadar sürecek?”, “Normal hayatımıza ne zaman döneceğiz?” gibi belirsizlik temelli sorular hepimizin zihninde çok tutuyor bu süreçte. Aslında virüsten önce de ani gelişen bir tehlike ile karşılaşma olasılığımız hep vardı. Yolda yürürken aniden kafamıza düşen tuğlanın canımızı alma riski hep vardı fakat olmayacağını düşünüyorduk; belki olasılığı düşük diye, belki çok sık rastlamadığımız tanıdık olmadığımız için. Fakat şu süreçte gündemin bu kadar sıcak olması, vaka ve kayıp sayılarının artışını her gün görüyor olmak bizleri en çok yoran, korku ve kaygılarımızı en çok gündemde tutanlar aslında. Bu dönemde psikolojik iyi halimiz için sürekli korona ile ilgili haber takip etmek, hep kayıplar ve vakalar üzerine konuşmak iyi değil..Süreci psikolojik olarak daha iyi geçirebilmek için tehlikeye ilişkin kontrol edebileceğimiz alanlara yönelmeliyiz. Örneğin, bilim insanlarının önerdiği güvenlik tedbirlerini almak gibi Kötüye giden psikolojik ruh halimiz için hareket edebilmenin ne kadar önemli olduğunu kanıtlayan birçok çalışma var; dolayısıyla spor yapmak bir yaşam biçiminiz değilse bile ev içi yürüyüş turları bile iyi hissettirecektir Salgın sonrası özellikle hastalığa yakalananlar ve yakınları, sevdiğini kaybedenler, süreçte aktif rol oynayan sağlık çalışanları ve yakınlarının yaşadığı travmatik süreçler için psikolog ve psikiyatrist desteği mutlaka gerekecektir. İnsanımızın muhtemelen ne zamana kadar süreceğini bilmediğimiz bu süreçte geliştirdiğimiz güvenlik tedbirlerinden bir anda sıyrılması zor olacak, belki o beklediğimiz sokağa rahatça çıkabilme dönemi geldiğinde sokakta ya da kalabalık yerlerde daha yoğun kaygı hissetmesi mümkün”.
Gözde Alper kitap okumayı, yeni müzikler keşfetmeyi ve pilates yapmayı seviyor. Doğa yürüyüşleri ve bu arada bol bol fotoğraf çekmek vazgeçilmezi.