Nihat AK/EGE TELGRAF- Maddi özgürlük umuduyla oynanan her oyun, kumar bağımlılarını özgürlüğünden ederken, toplumun en savunmasızlarını da korumasız hale getiriyor. Küçük bir çikolata almak için girdiği bakkalda karşısında beliren şans oyunları makinesi, bir çocuğun hayatına gölge düşürebilir mi? Ya da birkaç tıklamayla açılan sanal kumar siteleri, genç nesillerin umut dolu yarınlarını nasıl karartabilir? Teknolojinin hızla dijital ortama taşıdığı kumar bağımlılığı, bireyleri yalnızca maddi kayıplara değil, aynı zamanda derin sosyal, psikolojik ve ailevi yaralara sürüklüyor. Şans oyunlarının özelleştirilerek yaygınlaştırılması ve sanal kumar, toplumun kılcal damarlarına yayılan bir virüs gibi, geleceğimizi tehdit ediyor. Uzmanlar sinsice ilerleyen bu bağımlılığı Ege Telgraf’a değerlendirdi.
'ERİŞİLEBİLİR OLDU'
Şans oyunlarının özelleştirilmesinin kumar bağımlılığını doğrudan etkilediğine dikkati çeken İzmir Milli Piyango ve Şans Oyunları Bayileri Esnaf Odası Başkanı Paşa Çakmak, “Geçmişte toplumumuzda yılbaşlarında çekilen Milli Piyango gibi, zaman zaman eğlence amaçlı oynanan bazı şans oyunları sınırlı bir etkiye sahipti. Son yıllarda bu oyunların özelleştirilmesiyle birlikte büyük bir riskle karşı karşıya kaldık. Şans oyunları ve sanal kumar, artık neredeyse her tekel bayii, bakkal ve markette erişilebilir hale geldi. Ne yazık ki, bu duruma en fazla maruz kalanlar çocuklarımız ve gençlerimiz. Şöyle düşünelim: Bir çocuk veya genç, çikolata almak için girdiği bakkalda karşısında bu oyun makinelerini görüyor ve oynamaya teşvik ediliyor. Bu, tıpkı bir virüs gibi yayılan bağımlılığın çok küçük yaşlarda başlamasına yol açıyor” dedi.
'YAPAY ZEKA'
Farklı sektörlerin hayrına kullanılan yapay zekanın kumarı teşvik ettiğine vurgu yapan Başkan Çakmak, “Özellikle sanal kumarın dijital platformlar aracılığıyla kolay erişilebilir hale gelmesi, çocuklarımızı ve gençlerimizi kumara adeta teşvik eder hale geldi. Küçük yaşlardaki çocuklar, eğlence amaçlı girdikleri çevrimiçi platformlarda, gizli reklamlar ve oyunlaştırma stratejileri yoluyla kumar oynamaya yönlendiriliyor. Bu durum, genç nesillerimizi derinden etkilemekte ve geleceklerini tehlikeye atmakta.Yapay zeka algoritmaları, kullanıcıların eğilimlerini analiz ederek onlara sürekli olarak kişiselleştirilmiş kumar önerileri sunmakta, bu da bağımlılık döngüsünü güçlendirmekte. Ganimet kutusu gibi oyun içi mekanizmalar, kumarı gençler için cazip hale getirmekte ve ne yazık ki çocuklarımız üzerinde olumsuz bir etki yaratmakta” ifadelerini kullandı.
'İKİ KAT FAZLA'
Yeşilay’a başvuran kişilerin büyük bir kısmının kumar bağımlılığı sorunuyla mücadele ettiğini hatta diğer bağımlılık türlerine göre iki kat daha fazla olduğunu dile getiren Yeşilay İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Dilek Takımcı, “Yeşilay İzmir olarak bağımlılıkla mücadelede toplumumuzun tüm kesimlerine ulaşmayı hedefliyoruz. Bornova ve Buca’daki YEGAM merkezlerimizde bağımlı bireylere ücretsiz rehabilitasyon hizmeti sağlıyor, uzman psikologlarımız eşliğinde tedavi sürecine destek oluyoruz. 115 numaralı destek hattımız üzerinden, yalnızca bağımlı bireyler değil, aynı zamanda bağımlı yakınları da yardım alarak, bağımlılıkla mücadelede nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda bilgi sahibi olabiliyorlar. Ancak burada önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum: Bağımlılıkla mücadelede başarılı olabilmenin en önemli unsuru, kişinin isteği ve iradesidir. Kişi bağımlı olduğunun farkında olup destek almayı istiyorsa, tedavi süreci daha etkili bir şekilde yürütülebilir” diye konuştu.
'BAĞIMLI OLMADAN'
Farkındalık çalışmalarının kıymetini vurgulayan Prof. Dr. Takımcı, “Farkındalığın artırılması, tedavi sürecinde ilk adımı oluşturuyor. İzmir’deki tüm muhtarlarımıza bağımlılık belirtilerini tanıma ve bağımlılıkla mücadele konularında bilgilendirme yaptık. Aynı çalışmayı sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte genişletmeyi planlıyoruz. İl Sağlık Müdürlüğümüz, Emniyet Müdürlüğümüz ve Valiliğimiz ile koordinasyon içinde yürüttüğümüz bu çalışmalarla, bağımlılık oluşmadan önce toplumu bilgilendirmeyi hedefliyoruz. Kumar bağımlılığının özel bir durumu olduğunun altını çizmek istiyorum. Maddi bağımlılıklardan farklı olarak, sanal kumar bağımlılığında bireyler teknolojiye bağımlı hale geliyor. Bu da bağımlılıkla mücadeleyi daha zor kılıyor. Teknolojiden tamamen uzaklaşmak mümkün olmadığından, bireyler tekrar tekrar bu bağımlılığı tetikleyen unsurlarla karşı karşıya kalabiliyor” şeklinde konuştu.
'YIKICI ETKİLER'
Kumar bağımlılığının bireyler ve aileler üzerinde yıkıcı etkiler bırakan ciddi bir sorun olduğuna dikkati çeken uzman psikolog ve bağımlılık danışmanı Özlem Gülder Altuner, “Bu bağımlılıkla mücadelede en önemli adımlardan biri, toplumu bilinçlendirmek ve gençlerimize kumarın zararlarını anlatan eğitimler sunmaktır. Kumar oynama yaşının sınırlandırılması ve reklamlarının kısıtlanması, toplum genelinde sağlıklı bir bilinç oluşturmamıza katkı sağlar. Kumar bağımlılığı belirtileri gösteren bireyler için gizli yardım hatlarının oluşturulması ve destek gruplarının yaygınlaştırılması, onların güvenli bir şekilde destek almalarına imkan tanır. Terapi desteği de bağımlılıkla mücadelede çok önemli bir yere sahiptir, çünkü kumar bağımlılığı ile depresyon ve diğer psikolojik sorunlar arasında sıkı bir bağlantı bulunuyor. Bağımlılığın etkilediği aileler için de danışmanlık hizmetleri sunmak son derece değerlidir. Bunun yanı sıra, bireyleri sosyal ve sportif etkinliklere yönlendirerek kumarın yerine sağlıklı alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak da mümkün. Bu mücadelede başarılı olabilmek için toplumun tüm kesimlerinin birlikte çalışması çok önemlidir. Bu şekilde kumar bağımlılığına karşı güçlü bir toplumsal savunma geliştirebiliriz” ifadelerini kullandı.
'KRİTİK ÖNEME SAHİP'
Kumar bağımlılığının önlenmediği veya tedavi edilmediğinde, ekonomik, sosyal, psikolojik ve toplumsal güvenlik açısından büyük problemlere yol açabildiğine vurgu yapan uzman Altuner, “Kumar bağımlılığı bireyler ve ailelerine büyük maddi kayıplar yaşatarak ekonomik sarsıntılara neden oluyor. Aile içi iletişimi ve huzuru bozarak boşanmalara, hatta aile içi şiddete kadar varan problemlere yol açabiliyor. Bağımlılar sosyal çevrelerinden uzaklaşarak yalnızlaşabiliyorlar. Bireylerde depresyon, anksiyete ve hatta intihar düşüncelerinin artmasına neden olabiliyor. Kişiler, bir yandan kumara devam etme dürtüsüyle baş ederken, bir yandan da yoğun suçluluk ve kaygı duyguları yaşayabiliyor. Toplum güvenliği açısından da bu bağımlılık önemli bir tehdit. Bireyler, hırsızlık veya dolandırıcılık gibi yasa dışı yollara başvurabiliyor. Bağımlılığa bağlı ruhsal ve fiziksel sağlık sorunları, sağlık sistemine ek yük getirirken, bireylerin genel sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bireylerin iş performansı düşüyor, gençler başarısızlıklar yaşıyor. Bu nedenle, kumar bağımlılığına karşı önleyici tedbirler almak, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını yaygınlaştırmak ve bağımlı bireylerin tedavi süreçlerini desteklemek hepimizin sorumluluğudur. Kumar bağımlılığına karşı verdiğimiz mücadele, toplum sağlığımız ve geleceğimiz açısından kritik bir öneme sahiptir” diye konuştu.