Çeşitleme ve İzmir
Bir çoğumuzun duyduğu ancak tanımını pek iyi bilmediği...
Bir çoğumuzun duyduğu ancak tanımını pek iyi bilmediği bir kelime, bir deyim çeşitleme. Sözlükteki anlamı ise bir müzik parçasını, ana temayı koruyarak, değişik armoni, ezgi ve ritimle süsleyerek yeniden yazma işlemi. Yani şimdiki anlamını çözmeye çalıştığımız Z kuşağının ağzıyla cover yapmak. Tınısına, ezgisine hayran olduğumuz, çok iyi bildiğimiz, dinlediğimiz bir parçayı bir süre sonra değişik ritim ve armonilerle duyduğumuzda ne hissedeceğimizi bilmediğimiz kısa bir şaşkınlık da yaşarız. Bazen hoşumuza gider parçaya eşlik ederiz, bazen de duyduğumuz an kulaklarımızı kapatmak isteriz. Eğer yapabiliyorsak kanal değiştiririz yapamıyorsak da o ortamdan bir an önce ayrılmak için çabalarız. Şimdi diyeceksiniz ki bu satırların yazarı ne anlar müzikten. Müzisyen olmadığım doğrudur. Ancak doğduğum yıldan hesap edersek 53 yıldır dinlediğim de doğrudur. Müziğin her türlüsünü dinlemekle de övünürüm. Öyle ki aracımın radyosunda türkü ve Türk sanat müziği kanalları da dinlenir, pop radyoları da. Etnik kanallar da açılır, spor radyoları da. Buradan hareketle varacağımız nokta kişinin zevkleri ve anlama kapasitesidir. Derler ya sizin anlattığınızın kapasitesi, karşınızdakinin anlama yetisiyle sınırlıdır. Bu kadar uzun bir girizgahtan sonra gelelim varmak istediğimiz noktaya. Pandeminin başından bu yana gerek bu köşede, gerek Ege Telgraf Web TV’de gerekse dost sohbetlerinde ısrarla üzerinde durduğum nokta maske, mesafe ve hijyen. Hayatımızı alt üst eden, Türkiyemizde on binlerce, dünya genelinde milyonlarca kayıp yaşattıran bu lanet illetten kurtulmanın yolu başından beri bu ünlü 3’lü ve sonradan onlara katılan aşı. Maske, mesafe ve hijyen konusunda (Uyanları tenzih ederim) sınıfta kalan ülkemde bir de nereden türedikleri belli olmayan aşı karşıtları var.
11 KAT FAZLA
Adını bile nüfusun yüzde 98’inin bilmediği bir siyasi partinin arkasına saklanan, aşı karşıtlarının oylarıyla nemalanacağını zanneden bu partinin mitingleri vasıtasıyla benim için saçma sapan olan düşüncelerini duyurmaya çalışan bu akıl yoksunlarını Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştıra ile uyarmak istiyorum. Aşı vurulmayanlar aşı vurulanlara nazaran korona virüs rahatsızlığı yüzünden tam 11 evet evet yanlış duymadınız tam 11 kat fazla ölme riski taşıyorlar. Aykırı halleriyle yaşamaktan mutluluk duyduğum şehir güzel İzmir’de ise bu tam tersi. Aşağıda verecğim rakamlarla İzmir insanının hem aşı vurulduğu hem de maske, mesafe, hijyen üçlüsüne dikkat ettiği ortaya çıktı. Rabbim 81 il içerisinde İzmir gibi mantıklı insanların yaşadığı kentleri artırsın. İşte o rakamlar
Her 100 bin kişide Kovid-19 vaka sayısı,
17-23 Temmuz’da İstanbul’da 88.19, Ankara’da 69.13, İzmir’de 33.43,
7-13 Ağustos’ta İstanbul’da 181.96, Ankara’da 199.55, İzmir’de 49.81,
11-17 Eylül’de, İstanbul’da 229,92, Ankara’da 343.08, İzmir’de 49.58,
2-8 Ekim’de İstanbul’da 274.98, Ankara’da 356.49, İzmir’de 48.95 oldu.
İstanbul’da 3 Ankara’da 5 kat artan vakalar İzmir’de yerinde sayıyor ve hatta geriliyor.
EZCÜMLE: Maşallah İzmir. Maşallah İzmirliler. Her ne yapıyorsanız yapmaya devam edin. Bu illetin sarmalından kurtuldukça maddi ve manevi kazanımlar elde ettiğinizi göreceksiniz.