Ege Telgraf Gazetesi'nden Nihat Ak'ın haberine göre; "Üniversite sınavı heyecanı bitti, yerini tercih telaşı aldı. Öğrenci ve velileri bu kez de özel üniversite ücretleri vurdu. Özel eğitim kurumlarının ücretlerine gelen zamlar yüzde 150'yi aşarak 1 milyon lira sınırını geçti. Üstelik üniversitelerin duyurduğu rakamlara yemek, yurt ve ulaşım giderleri dahil değil. Uzmanlar, oluşan astronomik rakamları Ege Telgraf’a değerlendirdi.

TAVŞANA KAÇ TAZIYA TUT!

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığını savunan Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, “Kamu hizmeti olarak verilmesi gereken bir hizmetin özelleştirilmesinin olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. Eğitim gibi çok önemli bir konunun, bir hizmetin özelleştirilmesi doğru bir politika değil. Paran kadar eğitim alabilirsin. Parası olan iyi eğitim alır, parasız kötü eğitim alır gibi bir sistem var Türkiye'de. Paran varsa gider iyi üniversitelerde okursun, yoksa okuyamazsın. Dolayısıyla birçok velinin çocuklarını iyi okutabilmek adına ekmeğinden, aşından, harcamalarından kısıtlayarak özel okul, özel üniversiteleri çocuklarını kayıt etmişti. Şimdi aynı veliler çok yüksek fiyatlarla karşı karşıya. Evlatlarını üniversitelerde okutacak velilerin maaş zamlarına gelindiğinde yerinde saydırılıyor. Asgari ücretliye zam yapılmadı. En düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira. Emeklinin maaş zammında TÜİK rakamları baz alınıyor. Özel üniversite ücretlerine gelindiğinde TÜİK enflasyon rakamları katlanarak zam yapılıyor. İktidar enflasyonu düşürmek istiyorsa okul ücretlerine de üst limit getirmelidir. ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ der gibi okul ücretlerine kaç, maaşları tut olmaz. Maaşlar taban okul ücretleri tavan olmaz” dedi.

Turkiyeden 9 Universite Dunyanin En Iyi Universiteler Siralamalarinda Ilk 500De

CEMAATLERE GÜN DOĞAR’

Geleceğin teminatı gençlerin şeffaf olmayan yapılara muhtaç hale getirilmemesi gerektiğini vurgulayan TÜDEF Genel Başkanı Koçal, “Türkiye’de liyakatli insan yetiştirilebilmesi için sistemin değiştirilmesi gerekir. Özel üniversiteler konusunda esas çözüm, aşamalı olarak kamulaştırma. Daha doğru bir söylemle üniversite eğitiminin kamu hizmeti olarak verilmesi gerekir. Kamunun denetiminde olması gerekir. Üniversitelerin yeteri kadar denetlendiği düşünülmüyor. Böyle olunca da afedersiniz ‘Kör tuttuğunu öpüyor’. Bu sistemle halkın eğitim seviyesi yükselmez. Halk sürekli geriye gitmeye mahkum kalır. Evladını okutma gücü olmayan yurttaşın çocuğunu kapmak için tarikatlar ve cemaatler devreye girer. Işık gördükleri, gelecek vadeden öğrencileri orta öğretimden itibaren alırlar, ücretsiz okuturlar. Darbe girişiminde gördük neler olduğunu ve nelere mal olduğunu. Şeffaf olmayan yapılara velilerin ve öğrencilerin muhtaç edilmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.

2025 Bursluluk Sınavı (İOKBS)| Başvurular ne zaman? 2025 Bursluluk Sınavı (İOKBS)| Başvurular ne zaman?

PARASINA GÖRE BÖLÜM

Eğitim sistemindeki sorunların uzun vadede önemli problemler yarattığını vurgulayan Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Lülüfer Körükmez, “Ortaya konulan tablo Türkiye'de eğitim politikalarının ne kadar berbat durumda olduğunu gösteriyor aslında. Ne kadar kötü durumda olduğunu gösteriyor. Hani ele gelir bölümler, işte diploma almak için okunan bölümler, bütün bu ayrımı bunların bir fiyat karşılığının belirlenmiş olması çok ciddi problem. Örneğin fizik ya da edebiyat bölümleri daha düşük ücretli. Bunlar diploma içinde piyasada iş karşılığı olmayan bölümler olarak mı düşünülüyor? Edebiyatın gelişmesi iş bulmaktan öteye bir toplum için kaçınılmaz, çok elzem mesele. Şimdi bunların bir fiyat karşılığı var. Bunun karşılığı tamamen piyasaya göre belirleniyor. İş bulabilmesine göre piyasası belirleniyor. Bilimsel çalışmalar ve ilerleme göz ardı ediliyor” diye konuştu.

Universite Tercihinde Hayati Ipuclari

YETENEK DEĞİL CÜZDAN

Öğrencilerin kariyer planlarına cüzdanına göre karar verildiğine dikkati çeken Başkan Körükmez, “Özel üniversite ücretleri ciddi anlamda yükseldi, astronomik boyutlara ulaştı. Böylesi bir ortamda öğrencilerin eğitim alacağı bölüme nasıl karar verilecek? Öğrencinin istekleri ve becerileri doğrultusunda olamayacak. Velisinin cüzdanı doğrultusunda bir planlamaya gidilecek. Velinin cüzdanından çıkacak özel üniversite parasını kim, neye göre, nasıl belirliyor? Buna ilişkin elimizde çok fazla veri yok. Eğitim kar elde edilecek sektöre dönüşmüş. Vakıf adı altında bir şirketleşmenin olduğunu görüyoruz. Ne kadar öğrenci istekleri, yetenekleri, bilgi ve becerileri doğrultusunda tercih yapabiliyor? Fırsat eşitliği olmayan, eğitimin erişilebilir olmadığı sistem ne kadar başarı getirebilir? Yıllardır devam eden sorunlar uzun vadeli problemler yaratıyor, çözülmediği sürece de yaratmaya devam eder” dedi.

NEDEN VAKIF ÜNİVERSİTESİ?

Şirket mantığıyla vakıf üniversitesi kurulmasının hikmetini pek anlayamadıklarını söyleyen Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Gördüklerimiz kamu üniversitesi dışındaki kurumların özel mantıkla ilerlediğini düşündürüyor bize. Öyleyse bunlara neden özel üniversite denmiyor da vakıf üniversiteleri deniyor? Arazileri, binaları, finansmanları, vergisel yükümlülükleri açısından ayrıcalıkları mı var? Türkiye'de çok uzun zamandır uygulanan bir çarpıklık var. Çok hızlı para kazanmak, paradan para kazanmak, çalışanlarına çok az para verip en kötü malzeme kullanıp en iyi ürünü ortaya çıkarmaya çalışan sektörlerin sayısı hiç de az değil. Bu yolla en büyük karları elde etmeye çalışıyorlar. Sağlıklı temeller üzerine inşa edilen bir ülkede her iş bu mantıkla yapılamaz. Malzemeden eksiltilerek, kısa sürede büyük karlar elde edilecek şekilde oluşturulan eğitim kurumlarında yetişen insan kaynaklarıyla millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarabilir miyiz?" diye konuştu.

NE BİLİMSEL NE FİNANSAL

Bir işi yapmak için kullanılacak kaynağın, işin sonucunda elde edilecek faydadan daha büyük olması gerektiğini hatırlatan Başkan Kalafat, “Bir bina tamamlandığında koyduğunuz harcamaya değmeli. Ana okulu, ilk, orta ve meslek lisesi okunuyor. Meslek lisesini bitirmiş öğrenci neden iş bulamıyor?  Sekiz on yıl okunuyor ama iş bulabilmek hayaliyle üniversite yolu tutuluyor. Daha kısa vadede kariyer planı için fahiş fiyatlı üniversiteler tercih ediliyor. Birçok özel üniversite bitiren insanımız ödediği ücreti çıkaracak bir iş sahibi de olamıyor. YKS’de ilk 10 bin veya 30-40 bine girenler zaten her ortamda sağlam işini bulabiliyor. Veli ve öğrenci özel bir üniversiteden 4 yıllık bir bölüm seçiyor. Birikimler, arsalar, arabalar, krediler finansman olarak kullanılıyor. Okul ne hikmetse 6 yılda bitiyor. Velinin kapısına icralar dayanıyor. Öğrenci özellikle son senelerinde ağır çalışma şartlarında işe giderek eğitim hayatını sürdürmek durumunda kalıyor. Şahsi gelecek kaygısıyla bilimsel değil, geri dönüşümü olabilecek bölümler seçiliyor. Ama bu yüksek enflasyon ortamında o diplomayı almak için ödenen parayı dahi çıkaracak bir iş sahibi olunamıyor. Veliler ve öğrenciler ne bilimsel ne de finansal açıdan fayda sağlayamıyor. Sistemdeki kar bir azınlığın cebine yöneliyor. Çok sayıda velimiz bu çarpık sistemin mağduru konumunda. Bir an önce sorunun çözüme kavuşmasını istiyor” değerlendirmesinde bulundu. 

Kaynak: EGE TELGRAF