Can Azerbaycan ile sınır komşusu olacağımızın farkında mıyız?

Siyasi görüşümüz ya da yaklaşımlarımız ne olursa olsun, üzerinde ittifak halinde olduğumuz gerçek galiba şu: Türk milleti olarak enerjimizi son derece gereksiz tartışma ve gündemlerle tüketiyoruz. S...

Abone Ol
STRATEJİK HAMLE: ZENGEZUR Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 15 Haziran 2021’de imzalanan ve Dağlık Karabağ’da işgalden kurtarılan Şuşa kentinin adının verildiği “Şuşa Beyannamesi”, iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisini “stratejik müttefiklik” mertebesine çıkarıyor. Geçen hafta Salı günü Azerbaycan Âli Meclisi’nde kabul edilen Şuşa Beyannamesi, TBMM’de de kısa bir süre sonra kabul edilecek. Bu beyannameyi şüphesiz 2020 Kasım ayında sonlanan Karabağ Zaferi’nden bağımsız düşünmek mümkün değil. Azerbaycan ordusunun 28 yıllık işgali sonlandırdığı bu haklı savaş sonrasında, Türkiye ile Azerbaycan’ın sınır komşusu olmasının yolu açıldı. Türk ekonomisi ve Orta Asya ile lojistik bağlantımızın çok daha kısa ve az maliyetli olmasının yolunu açan hayati önemde bir konu bu. Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasıyla sonuçlanan 44 günlük savaşın hemen sonrasında dünyaya yapılan açıklamanın en önemli maddesi, bugünkü Ermenistan topraklarında açılması planlanan ve “Zengezur Koridoru” olarak adlandırılan serbest geçiş bölgesi idi. Türkiye’nin sınır komşusu olan Nahçıvan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak ve İran sınırına paralel ilerleyen yaklaşık 45 kilometre uzunluğundaki bu koridor, aynı zamanda Türkiye’yi Kafkaslar’a ve Orta Asya’ya bağlayacak bir can damarı olacak. AZERBAYCAN İLE KESİNTİSİZ BAĞLANTI Azerbaycan ile Nahçıvan’ın arasına adeta hançer gibi giren Ermenistan topraklarında açılacak Zengezur Koridoru ile Türkiye ve Azerbaycan sınır komşusu olacak, iki ülke arasında doğrudan karayolu bağlantısı sağlanacak. Otoyol ve demiryolu bağlantıları ile İpek Yolu yeniden canlanacak. Uzak Doğu ve Türki Cumhuriyetler’den Türkiye’ye yönelecek transit bağlantı, herhangi bir ülkenin müdahalesine, iznine, onayına bağlı olmaksızın gerçekleşecek. Bugün haksız ve temelsiz vergilere, çok yüklü ek maliyetlere katlanmak zorunda olan Türk lojistik sektörünün adeta nefes borusu açılacak. Başta Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere, Türk ekonomisi üzerinde müthiş bir çarpan etkisi yaratacak. Türk dünyasının net ithalatçı olduğu yüzlerce ürünün Doğu Anadolu’da üretilmesi ve en kısa yoldan ihracat pazarlarına ulaşması sağlanmış olacak. Türk dünyası ile ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler gelişecek. Ve ilerleyen yıllarda Türkiye’nin enerjide arz güvenliğinin yanında kaynak çeşitliliğini de sağlayacak enerji hatları belki de bu koridor üzerinde inşa edilecek. BASININ GÜNDEMİNDE YOK Böylesine önemli ve stratejik bir gelişmeyi Türk basınında okumak, özellikle de TV’lerde izlemek maalesef mümkün değil. Oysa bu konuda Türk kamuoyunun basın organları kanalıyla doğru şekilde bilgilendirilmesi ve desteğinin alınması gerekiyor. Bu durum Türkiye ve Azerbaycan kamu otoriteleri ve politika yapıcılarının da elini güçlendirmek anlamına gelecek. Zira bu koridora yüksek sesle karşı çıkan ülkelerin başında İran geliyor. İran medyasında adeta tek merkezden yönetilircesine yoğun bir eleştiri kampanyası devam ediyor. Türkiye ve Azerbaycan aleyhine manşetler birbiri ardına yayınlanıyor. Molla yönetimi, Kuzey İran’da yaşayan 30 milyona yakın Azerbaycan kökenli nüfusu aleyhimize provoke etmek için elinden geleni ardına koymuyor. Azerbaycan Türkleri ile İran’da yaşayan Azerbaycan kökenli vatandaşların ulus bilinci ile birbirine yaklaşmasından endişe ediyor. Ve… Önceki hafta İran ile yaşadığımız ve koskoca Türk sanayisini 72 saat boyunca susturan doğalgaz krizini Zengezur Koridoru’ndan bağımsız düşünmek için HADDİNDEN FAZLA saf olmak gerekiyor!.. TÜRKİYE İLE AZERBAYCAN BASINI, ZENGEZUR’U DAHA İYİ ANLATACAK… Azerbaycan’ın köklü yayın organı Xalq Qazeti (Halk Gazetesi) başyazarlarından gazeteci Namiq Ahmedov, ülkesinin yakın tarihini çok iyi bilen, Azerbaycan Devlet Haber Ajansı Azertac’ın üç yıl Nahçıvan temsilciliğini yapmış duayen bir ağabeyimiz. Sıklıkla İzmir’e gelen Namiq Ahmedov ile geçen hafta buluştuk, hasret giderdik. Nahçıvan’ı çok iyi tanıyan ve siyasi dengeleri iyi analiz eden Ahmedov, Zengezur Koridoru’nun taşıdığı önemi iki ülke basının daha iyi anlaması ve anlatması gerektiği konusunda benimle hemfikir. Namiq Ahmedov ile kahveleri içtikten sonra, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ettik. Üyesi olmaktan gurur duyduğum İGC’nin Başkanı kıymetli dostum Dilek Gappi ile bir araya geldik. Bu noktada can Azerbaycan’daki gazeteci meslektaşlarımız ile ortak bir vazife bizleri bekliyor. Her iki ülkenin halklarına mevcut durumu en doğru şekilde anlatmamız ve Zengzur’un önemini vurgulamamız gerekiyor. Gazetecilerin doğruları anlatması için öncelikle doğru bilgilendirmeleri gerekiyor. Türkiye ve Azerbaycan’daki gazetecilik örgütleri bu konuda ilk teması kısa zamanda sağlayacak. Amacımız Türkiye’den meslektaşlarımızın işgalden azad edilen bölgeyi ziyaret etmeleri ve gelişmeleri yerinde analiz etmelerini sağlamak olacak. Basının Türkiye ve Azerbaycan kamuoylarını doğru bilgilendirmesi ile iki kardeş ülkenin kamu otoritelerinin eli güçlenecek ve karar alma süreçleri hızlanacak. ZENGEZUR KORİDORU İLE ATATÜRK’ÜN 100 YILLIK HAYALİ GERÇEK OLUYOR! Türkiye’nin stratejik ve ekonomik çıkarları açısından hayati önemde olan Zengezur Koridoru, Atatürk’ün şapka çıkarılacak stratejik zekâsı ile tam 100 yıllık hayalinin gerçekleşmesi anlamına da geliyor… Bakınız nasıl? Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye, doğu sınırlarını güvence altına almak sınırlı ölçekteki silahlı gücünü Batı Anadolu’daki işgale yoğunlaştırmak amacıyla, 16 Mart 1921 tarihinde Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması’nı imzaladı. Antlaşmanın en önemli maddesi, Nahçıvan Özerk Bölgesi’nin statüsünün ne olacağı idi. Topraklarını işgalden kurtarmak için büyük bir askeri hazırlığın içinde olan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, sadece ülkesinin bugününü değil geleceğini de düşünüyor, stratejik hamlelerini birbiri ardına gerçekleştiriyordu. Bu hamlelerden biri Nahçıvan üzerine idi. NAHÇIVAN’IN GARANTÖRÜYÜZ Antlaşmaya göre Nahçıvan ya Rusya’da kalacak ya da Azerbaycan’a verilecekti. Atatürk Nahçıvan’ın üçüncü bir devlete, teslim edilmesini kesinlikle istemiyordu. Buradaki üçüncü devlet elbette Ermenistan’dı. Nahçıvan’ın Ermenistan’a bırakılması halinde, Türkiye ile Azerbaycan arasında, dolayısıyla Orta Asya ile arasındaki iletişim tamamen kopacak ve bir daha asla sağlanamayacaktı. Bir taraftan nefes nefese bağımsızlık mücadelesi veren Ankara yönetimi, diğer taraftan bu önemli ayrıntıyı atlamamıştı. Atatürk'ün “Türk Kapısı”, Şark (Doğu) Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın “Şark Kapısı” olarak nitelediği Nahçıvan, Türk Cumhuriyetleri arasında Türkiye’yle fiziki bağlantısı bulunan tek toprak parçası olması nedeniyle özel bir anlam taşıyordu. Sovyet tarafı ile müzakere heyetinin Başkanı olan Yusuf Kemal (Tengirşenk) bey, Mustafa Kemal’den Nahçıvan politikasının ne olacağı yönünde kesin talimatı almıştı. Anlaşma sonucunda Nahçıvan’ın Azerbaycan’a bağlanmış, Türkiye ve Sovyet Rusya “Garantör Ülke” statüsü kazanmıştı. 13 Ekim 1921 tarihindeki Kars Antlaşması ile de garantörlük hakları teyit edildi. ATATÜRK İSTEDİĞİNİ ALDI Mustafa Kemal Paşa istediğini almıştı. Dönemin bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin lideri Neriman Nerimanov ile çok sıkı ilişkileri olan Mustafa Kemal’in en önemli siyasi zaferlerinden birisi Nahçıvan’ın statüsü idi. Ancak bir sorun daha vardı. Nahçıvan’ın o dönem sınırları, Türkiye ile tam anlamıyla birleşmiyordu. Arada İran’a ait küçük bir toprak parçası bulunuyor, bu durum iki ülke arasında sınır kapısı açılmasına engel oluyordu. Ve bu sorunu bizzat Atatürk çözdü. Kendi parasıyla bu toprağı satın alarak Türkiye ile Nahçıvan’ın kavuşmasını sağladı. Bugün Nahçıvan ile Türkiye arasındaki 11 kilometrelik kısacık sınırda yer alan Dilucu Sınır Kapısı, Türkiye’nin Azerbaycan ile sınır komşusu olmasının da yolunu açmış oldu. Bu durum aynı zamanda Mustafa Kemal’in 100 yıllık hayali idi…  

RİFAT BAŞKAN BU KEZ MESLEK LİSESİ SÖZÜNÜ TUTACAK MI?

Bu sütunlarda Türkiye’deki mesleki eğitimin durumunu rakamlar eşliğinde sorguluyoruz sürekli. Biz ekonomi gazetecilerinin yıllardır haber yapmaktan bıkmadığı ama bir türlü çözüm de bulunamayan konu başlıklarının başında mesleki eğitim geliyor. Nitelikli ara işgücündeki yetersizlik, sanayicinin yetişmiş eleman bulmakta karşılaştığı zorluklar; haber ve yorumlarımızın değişmez cümleleri olmayı sürdürüyor. Türk iş dünyasının çatı örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bu sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı ile çok önemli bir anlaşmaya imza attı geçen hafta… Geçmiş yıllarda başlatılan ve bazı yönlerini bu köşede eleştirdiğim “81 ile 81 Okul Projesi”nin sonuna gelen TOBB, 54 ilde 154 ilçede 154 okul daha inşa ederek Türk milli eğitimine kazandıracak. Söz konusu eğitim olunca elbette ayakta alkışlanacak bir çaba bu. 4 SENEDİR TUTULMAYAN SÖZ Ancak bu noktada TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na dört sene önce verdiği sözleri anımsatmakta da yarar var. Nisan 2018’de Bergama Ticaret Odası’nın (BERTO) yeni binasının açılışına konuk olan Rifat başkan, “81 ile 81 okul” projesinin bir ayağının Bergama olması konusunda ısrarlı taleplerle karşılaşmıştı. Hisarcıklıoğlu, BERTO Başkanı Fikret Ürper’in ve bölgedeki iş dünyasının ricalarını gülümseyerek dinlemiş, bir ay sonra yapılacak TOBB Genel Kurulu’na atfen “Seçilirsem söz, Bergama’ya bir meslek lisesi yapacağız” demişti. Aradan dört koca yıl geçti. Ege Serbest Bölgesi tarafından inşa edilecek Batı Anadolu Serbest Bölgesi (BASBAŞ), gelecek aylarda altyapı yatırımına başlıyor. Çok değil altı ay içinde yatırımcılardan ruhsat talepleri alınmaya başlanacak. Yenilenebilir enerji yatırımlarına odaklanacak BASBAŞ’ta çalışacak binlerce mavi yakalı işçinin nereden bulunacağı, nasıl yetiştirileceği tam bir muamma. Gerek BASBAŞ’ı inşa edecek ESBAŞ yönetimi, gerekse yatırım yapmayı düşünen yerli yabancı şirketler ilk olarak bu sorunun cevabını arıyorlar. Benzer bir yatırım yoğunluğu Bergama OSB için de geçerli. Ve orada da yatırımcılar, “Nerede nitelikli ara işgücümüz?” diye soruyor. 110 KM ÖTEDEN Mİ GELECEK? Geçen günlerde bir araya geldiğim Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu ve BERTO Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Ürper de bölgede konuşlanacak sanayicilerin ilk taleplerinin mesleki eğitim olduğunu ifade ediyorlar. Bu sorunu 110 kilometre mesafedeki İzmir’den taşımalı sistemle çözmek akıllıca olmayacak. Oysa çözüm basit. Bergama OSB bünyesinde yer alan 15 dönüm arazi, “Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi” yapılması amacıyla yıllar önce tahsisi yapılmış ve imar planlarına da işlenmiş durumda. Bölge için hayati önem taşıyan bu meslek lisesine 2018’de başlasaydık, gelecek sene ilk mezunlarımızı veriyor olacaktık. Başta iş dünyası olmak üzere Bergamalılar, “TOBB tarafından bir endüstri meslek lisesi yapacaksa, bu mutlaka yenilenebilir enerjiye odaklanan, müfredatı da buna göre belirlenen bir lise olmalı. Bergama OSB içinde 15 dönümlük bir arsanın tahsisi bile yapıldı. Her şey hazır” diyorlar. Çok haklı ve mantıklı bir istek bu. Yani Rifat Başkanım… Yer hazır, yatırımcı hazır, yerel yönetim hazır, iş dünyası hazır, vatandaş hazır… Herkes sizin 4 yıl önce verdiğiniz sözü ne zaman tutacağınızı büyük merakla bekliyor. Bergama, TOBB’un inşa edeceği 154 okuldan birisine ev sahipliği yapmayı fazlasıyla hak ediyor. Bizden hatırlatması…   HAFTANIN SÖZÜ Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir… Mustafa Kemal Atatürk