Doğruyol, enflasyon farkının zam olmadığını vurgulayarak, "Zam yapıyoruz" diyerek memur ve emeklilerle alay edilmemesi gerektiğini belirtti. Verilen zamların sadece reel olmayan enflasyon oranlarına karşı alım gücünü korumaya yönelik olduğunu ifade etti.
Doğruyol'un açıklamalarına göre, memur ve emekli maaşları, enflasyon oranında artırıldığı iddialarının gerçekçiliğini yitirmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon oranlarına dayanmayan bu artışlar, memur ve emeklilerin gerçek yaşam maliyetlerine uygun bir şekilde düzenlenmediği için, alım güçlerini azaltmaya devam etmektedir.
TÜRK-İŞ'in 2024 Haziran ayı araştırmasına göre, ülkedeki açlık sınırının 18,969 TL, yoksulluk sınırının ise 61,788 TL olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durumda, bekâr bir çalışanın geçim maliyetinin aylık 24,614.20 TL'ye yükseldiği belirtilmiştir. Bu rakamlar, asgari ücretin 17 bin TL, emekli sandığı aylığının 15 bin TL, BAĞKUR-SSK emekli aylığının ise 10 bin TL civarında olduğu günümüz şartlarında sabit gelirlilerin yaşam koşullarının ne kadar zor olduğunu gözler önüne sermektedir.
Doğruyol'un eleştirilerine göre, memur maaşlarının enflasyon karşısında geri kalması ve yapılan zamların yetersiz kalması, ekonomik sıkıntıların en çok sabit ücretlileri etkilediğini ortaya koymaktadır. Yapılan toplu sözleşmelerin ve zam oranlarının enflasyonun çok altında kalması, sendikaların masada temsil edilmesine rağmen gerçekçi bir iyileştirme sağlayamadığını göstermektedir.
Son olarak Doğruyol, mevcut ekonomik koşullar altında memur ve emeklilerin alım güçlerini artırabilecek düzeyde zam yapılması gerektiğini vurgulayarak, sabit gelirli kesimin ekonomik çıkmaz içinde olduğunu ve acilen çözüm beklediğini dile getirdi.