Nihat AK/EGE TELGRAF- Gençler, ekonomik belirsizlikler nedeniyle büyük ve pahalı evler yerine daha küçük yaşam alanlarını tercih ediyor. Bu, ev kurarken daha az mobilya ve beyaz eşya satın alma eğilimlerini beraberinde getiriyor. Minimalist bir yaşam tarzını benimseyen gençler, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar eşya almayı tercih ediyorlar. Bu durum, mobilya ve beyaz eşya sektöründeki satışların düşmesine yol açıyor. Gençlerin bir yastıkta kocamasını imkansızlaştıran ekonomik daralma, mobilya ve beyaz eşya sektörlerinde yeni stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılıyor.

Şehit Jandarma Astsubay Çavuş Mehmet Fatih Çangır, son yolculuğuna uğurlandı Şehit Jandarma Astsubay Çavuş Mehmet Fatih Çangır, son yolculuğuna uğurlandı

MOBİLYADAN KAÇIYORLAR

Sektörün zor zamanlardan geçtiğini belirten Ege Mobilya Sanayici ve İş Adamları Derneği (EMODER) Başkanı İmran Yük, “Türkiye'de mobilya sektörü, son dönemde birçok zorlukla karşı karşıya. Özellikle yeni evlenen çiftlerin mobilya alımından kaçınmaları, sektörde ciddi bir daralmaya neden oluyor. Ekonomik belirsizlikler ve artan maliyetler, tüketicileri alım gücünü sınırlarken, mobilya üreticilerimiz ve mağazacılarımız da istedikleri satış seviyelerine ulaşamıyor. Düğün paketlerinde üç ana başlık var. Yatak odası takımı; Ölçüye göre bir yatak başlığı, uygun genişlikte dolap, komodin, makyaj masası ve makyaj aynasından oluşur. Oturma odası takımı; Koltuklar, berjerler gibi mobilyalar içermekte.  Yemek odası takımı; Bir yemek masası, sandalyeler, konsol ve konsol aynası gibi parçalardan oluşuyor. En alt düzey bir çeyiz paketinin 150 bin liradan, bir tık ele gelir kalitedeki paketi ise 200-250 bin liradan başlar. Kalite ve tasarım farkının üst limiti yoktur” dedi. 

MALİYETLER VE KAYITDIŞI 

Yüksek maliyetler ve kayıt dışı üretimin sektöre darbe vurduğunu belirten Başkan Yük, “Mobilya sektörü, hammadde ve girdi maliyetlerindeki yükselişin yanı sıra yüksek vergilerle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ithal edilen ham maddelerin maliyetlerini artırıyor. Ayrıca, vergi yükünün yüksek olması, üretim maliyetlerini daha da yukarı çekiyor. Bu da mobilya üreticilerinin ürünlerini rekabetçi fiyatlarla sunmasını zorlaştırıyor. Mobilya sektörü, bu zorlu süreçte ayakta kalabilmek için çeşitli stratejiler geliştirmek zorunda. Ancak kayıt dışı üretimle mücadele edilmeden ve maliyet baskıları azaltılmadan, sektörün toparlanması zor görünüyor. Üretim yeri belli olmayan sözde mobilyalar sosyal medyadan satışa sunuluyor. Tüm yükümlülüklerini yerine getiren bir üretici ve mağazaya göre daha ucuza satış yapıyorlar. Ürünün kısa sürede deforme olduğunu gören tüketici kısa sürede yanlış yaptığını anlıyor ama iş işten geçmiş oluyor. Mağazalarda 150 bin liraya satılan ürünü sosyal medyada 75 bin liraya görüyorsa tüketici işin aslını astarını aramalıdır” diye konuştu. 

YATAK SATIŞLARI DÜŞTÜ

Mobilya satışlarının işletmelerin sürdürülebilirliğine zarar verecek düzeyde olduğunu belirten Royasis Mobilya yöneticisi Süleyman Çelikkaya, “Aile büyüklerimizin işletmenin başında olduğu yıllar önce üretici olarak bayilerimize 15 ay vade yapardık. Mağazacı 30 vadeli mobilya satardı. Bizler 3-5 ay vade yapabiliyoruz. Mağazacı da taş çatlasın 10 ay vade yapıyor vade farkını da fiyatlara yansıtmak zorunda kalıyor. Alım gücü düştüğü için vatandaşımıza neredeyse her ürün pahalıymış gibi geliyor. Biz önceki dönemlerde üretim planlaması yapardık. Yatak üretimi yapmak hedeflerimizden biriydi. Yeni evleneceklerin düşük bütçeleri nedeniyle yatak üreticileri hedeflerinin yüzde 50’sine ulaşabilmiş değiller. Eskiden üreticiye bir yatak siparişi verdiğimizde bizlere bile 3 ay sonrasına gün veriyordu. Şimdi anında alabiliyorsunuz, ama bugün gördüğünüz yatağı bir hafta sonra almaya gittiğinizde sıklıkla fiyatlarında yukarı doğru artmış olduğunu görebiliyorsunuz. Bizler değişen tüketici taleplerine göre üretim planlamalarımızı yeniden gözden geçiriyoruz. Daha ekonomik, küçük boyutlu ve temel fonksiyonlara sahip ürünlere olan talep artarken, lüks ve büyük ürünlere olan ilgi azalıyor. Bu da üretim süreçlerini ve ürün yelpazesini etkiliyor. Bir yastıkta kocamak hayal oluyor” dedi. 

GENÇLER RİSKE GİRMİYOR

Genç çiftlerin ev kurma sürecinde ihtiyaç duydukları beyaz eşya ürünlerini satın almak yerine, mevcut ürünleri kullanmayı veya ileri bir tarihte almayı tercih ettiğini belirten İzmir Beyaz Eşyacılar Derneği Başkanı Metin Aztekin, “Eskiden evlenecek çiftlerin ileri tarihlerde alacakları ürünlerle depolarımız dolar taşardı. Şimdi depoları bırakın showroomlarda bile ürün görebilmek pek mümkün değil. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle insanlar evlerini minimize etti. Mobilyada bazı takımları hiç almıyor. Bulaşık makinesi hiç almıyor veya en ucuz en az programlısını tercih ediyor. TV'nin küçüğü, ütünün, çamaşır makinesinin daha az programlısı daha iktisatlısını tercih ediyorlar. Bir evin beyaz eşyasının en alt limitindeki ürünler için 150-250 bin lira ayırmak gerekir. Üst düzey ürünlerin üst limiti yok. Böyle olunca da beyaz eşya gibi büyük harcamalar, çiftler tarafından evliliğin ilk dönemlerinde ertelenebiliyor. Bu dönemde temel ihtiyaçlara odaklanmak, büyük harcamaları ileri bir tarihe bırakmak yaygın bir tercih haline geliyor. Bazı çiftler, yeni beyaz eşya almak yerine, ikinci el yöneliyorlar. Yeni evlenecek çiftler, ekonomik belirsizlikler ve gelecekteki gelir kaynakları konusunda endişe duydukları için büyük harcamalar yapmaktan kaçınıyorlar. Beyaz eşya alımlarında sıkça kullanılan tüketici kredileri ve taksitli ödeme seçenekleri, artan faiz oranları nedeniyle daha maliyetli hale geliyor. Bu durum, çiftlerin borç yükünü artırma riskini göze almak istememelerine yol açıyor” dedi.

Kaynak: EGE TELGRAF