Nihat Ak/EGE TELGRAF-Tarım ve Orman Bakanlığı’nın güncellediği sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesi, tüketicilerde büyük bir şok etkisi yarattı. Kıyma dediğimizde at ve eşek etinin, dönerde ise dilin tespit edilmesi, sofralarımıza güvenle oturmanın ne kadar zorlaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Koyun peyniri diye satılan bir ürünün içinde koyun sütü bulunmazken, zincir marketlerde satılan iki bal markasında ise sahtecilik ortaya çıktı. Dahası, dünyaca ünlü bir içecek markasının ürününde de hile tespit edilmesi, bu karanlık tablonun en acı örneği oldu. Gıda güvenliği, artık sadece bir umut değil, kaybolan bir hak gibi görünüyor.
“VEREM OLMAK İSTEMİYORSAK”
Özel mezbahaların tarafsız denetime tabi tutulmadan et ürünlerinde yapılan taklit ve tağşişlerin önlenemeyeceğini vurgulayan İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan, “Özel mezbahaların sıkı denetlenmesi gerekir. İşini hakkıyla yapanla yapmayan arasındaki fark ortaya çıkmalıdır. Tüm standartları yerine getirenler, birkaç kendini bilmezin yaptığı hatanın faturasını ödememelidir. Bir yerde bir şey çıkıyor, 500 yerdeki işletme bunun sıkıntısını yaşıyor. Özel mezbahaların denetimini veteriner hekimler yapıyor. Bir veteriner hekimi özel mezbaha işe alıyor, sigortasını ödüyor, maaşını veriyor, özlük haklarına etkide bulunuyor. Bu veteriner hekim o özel mezbahanın yaptığı işi denetliyor. İşe alındığı, maaşını aldığı, ekmeğini yediği bir kurumda çalışan adam maaş aldığı bir yere senin yoğurdun ekşi diyemez. Saadece Balçova ilçesinde 274 kişi tüberküloz yani verem tedavisi görüyor. Tüberküloz, genellikle ineklerden insanlara geçebilen bir bakteriyel enfeksiyondur. Tüberküloz, akciğerleri etkileyen ve tedavi edilmezse ölümcül olabilen bir hastalıktır. Ayrıca, bazı tüberküloz türleri antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir, bu da tedaviyi zorlaştırmaktadır. Kaçak ve kontrolsüz et kesimlerinin sebebiyet verdiği bu hastalıkları önlemek vatani bir görevdir. Tüberküloz verem olmak istemiyorsak, Bruselloz olmak istemiyorsak denetlemenin ve muayenenin bağımsız olması gerekiyor. Bu çarpıklıkların düzeltilmesi için yetkilileri göreve çağırıyoruz; Özel mezbahaları denetleyecek veteriner hekimlerin tarafsız çalışma şartları oda bünyesinde olsun. Mesela mezbahalar aldıkları hizmetin karşılığı olan bedeli odaya yatırsın. Mezbahaları denetleyen veteriner hekimlerin gittiği kurumu ayda bir değiştirelim. Maaşını da odamızdan alsın” diye konuştu.
“TEHLİKE DERİNLEŞİYOR”
Son dönemde taklit ve tağşiş yapılan gıda ürünlerinin tehlikeli boyutlara ulaştığını belirten Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım, “Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sürekli güncellenen taklit-tağşiş yapan firmalar listesi ve sağlığı tehlikeye atan ürünler listesi, sağlığımızı tehdit eden bir dizi ürünü ortaya koyuyor. Bu hepimizi derinden endişelendirmelidir. Örneğin, bitkisel ürünlerde farklı bitkisel yağ kullanılması, kanatlı eti, sakatat ve domuz eti karıştırılması gibi ciddi uygunsuzluklar var. Ayrıca, tereyağı, kaymak ve tost peynirlerinde yağ oranlarının uygunsuz olması ve bulunmaması gereken kimyasallar, yoğurtta jelatin, zeytinyağına tohum yağları katılması, bazı ürünlerde ilaç etken maddesi tespiti, enerji içeceği adı altında tehlikeli maddeler, kıymaya tek tırnaklı etlerinin karıştırılması bunlardan birkaçı. Bu gıda sektöründe denetimlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Tüm bu süreçler göz önüne alındığında uzun yıllardır göz ardı edilen bakanlık kadrolarındaki gıda mühendisi istihdamı da acil olarak gündeme alınmalı ve oluşan bu uygunsuzlukların yetkin meslektaşlarımız tarafından daha sıkı denetlenmeli” dedi.
“BİLİNÇLİ TERCİHLER YAPMALI”
Gıda güvenliğinin sağlıklı bir yaşamın en önemli koşullarından biri olduğunu belirten diyetisyen Bensu Özkoparan, “Maalesef, kar elde etmek amacıyla bazı gıdalar taklit ve tağşiş edilmekte. Taklit gıdalar, orijinaline benzeyen ancak daha ucuz ve kalitesiz içeriklerle üretilmiş ürünlerdir. Tağşiş ise, gıdanın içine başka maddelerin eklenerek doğallığının ve saflığının bozulmasıdır. Örneğin, tereyağının içine margarin katılması ya da zeytinyağına daha ucuz yağların eklenmesi gibi örneklerle bu duruma sıkça rastlamaktayız. Bu tür ürünler, tüketiciyi yanıltmanın ötesinde, ciddi sağlık riskleri de taşır. İçeriği değiştirilen veya bilinçsizce kimyasal maddeler eklenen bu gıdalar, sindirim sistemi sorunları, gıda alerjileri ve zehirlenmelere neden olabilmektedir. Ayrıca, uzun vadede bağışıklık sistemimizin zayıflamasına, karaciğer ve böbrek gibi organlarımızda kalıcı hasarlara yol açabilir. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf bireyler için risk çok daha yüksektir. Bu nedenle, hepimizin daha bilinçli birer tüketici olması büyük önem taşıyor. Alışveriş yaparken ürünlerin ambalajını ve içeriğini dikkatlice incelemeli, bilmediğimiz veya güvenmediğimiz ürünlerden uzak durmalıyız. Unutmayalım ki, sağlıklı bir yaşam için güvenli ve temiz gıdalar tüketmek en temel hakkımızdır. Sağlığımızı korumak için daha dikkatli ve bilinçli tercihler yapmalıyız” ifadelerini kullandı.