Türk siyaset tarihinde 15 milletvekiliyle meclise giren ilk sosyalist parti olan TİP’in İzmir’de çıkardığı anlaşılan “Memet” adlı gazeteyi yazarımız Mazlum Vesek ortaya çıkardı. Anti-emperyalist söylemiyle öne çıkan gazetede edebiyatımızın önemli kalemlerine de rastlıyoruz
Gazetede toprak reformu, işçi eylemleri, TİP haberleri ve programının yanı sıra dönemin siyasi gelişmelerini yansıtan yazılar da yer alıyor. Vesek’in Sahaf Arda Fırat’ta bulduğu gazetede bitpazarında bir kaldırımdan kurtarılmış. Türkiye gibi imparatorluk bakiyesi bir devletin adeta en önemli kavşağı olan bir coğrafyanın basın tarihini tamama yakın yazmak elbette güçtür. Osmanlı Devleti’nde ilk gazetenin çıktığı dönemden Türkiye Cumhuriyeti evresine kadar savaşlar ve toplumsal çalkantılar (pek tabii baskı dönemlerinin varlığı) güçlü bir bellek ve belgelik sahibi olmamıza engel olmuştur. Cumhuriyet döneminin de sık sık askeri darbelerle sürgit bugüne vardığını düşündüğümüzde bu evrede de hala ulaşılamayan sayısız yayın olduğunu söylememiz zor değil. Ulaştığımız gazeteyi önemli kılan ilk özellik hem Türk hem özelde İzmir basın tarihi için unutulmuş ve hatta kayıp bir belge olmasıdır. İkinci özellik ise Türkiye işçi sınıfının efsanevi yapısı, işçi hareketini TBMM’de temsil eden ilk siyasi parti olan Türkiye İşçi Partisi’yle (TİP) direk bağı olması. Aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım gazetenin İzmir için önemi de TİP’in İzmir’de çıkardığı haftalık bir gazete olması. Gelin önce 1960-65 yılları arası ortama baktıktan sonra gazeteyi ele alalım.
‘KAPİTALİST OLMAYAN KALKINMA YOLU’Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi 27 Mayıs 1960’ta yaşandı. Darbenin dinamikleri bugüne kadar çok tartışıldı ama gerçek şu ki, darbenin ardından yapılan 1961 Anayasası o gün bugündür Türkiye’nin en özgürlükçü anayasası olarak tarihteki yerini aldı. Özellikle örgütlenme hakkı konusunda geniş bir yelpaze sunması bu metnin altı çizilen özelliğidir. Bu durum elbette işçi sınıfı partilerinin ve işçi sendikalarının da önünün açılmasını sağladı. TİP, tam da bu ortamda 13 Şubat 1961’de kuruldu. Aynı yıl 15 Ekim’de yapılan seçimlerde yeterli örgütlenmeyi sağlayamadığı için seçime giremeyen TİP, Mehmet Ali Aybar’ın genel başkanlığında 1965 Genel Seçimlerinde milli bakiye oy sisteminin getirdiği imkanlardan da faydalanarak 15 milletvekiliyle (yüzde 3 oy) TBMM’ye girdi. TİP’in bu başarısı ‘kapitalist olmayan bir kalkınma yolu’nu hedefleyen bir siyasi partinin ilk defa Türkiye’de tarih sahnesinde rol alıp meclise girmesi olarak tarihe girdi. TİP’in tüzüğüne göre üyelerin yüzde 75’i “hayatını kol emeğinden kazananlar”dan olmalıydı. Türkiye’nin her ilinde yüzde 1’in üstünde oy alan TİP, Türkiye solunun geleneksel oyunu da açığa çıkarmış oldu. TİP’in elde ettiği 15 vekilden biri de İzmir Milletvekili Cemal Hakkı Selek’ti. Selek o dönemde partinin de genel sekreteridir. SEÇİMLERE DOĞRU... MEMETÜlke genelinde örgütlenmesini tamamlamış bir vaziyette 10 Ekim 1965 seçimlerine hazırlanan TİP, İzmir ve havalisinde de ciddi bir örgütlenmeye girişmiştir. Osmanlı döneminden itibaren siyaset, kültür ve bilim hayatında güçlü bir merkez olan İzmir, önemli bir işçi havzası ve işçi hareketinin grevler düzeyinde de etkin olduğu bir kenttir. TİP’in İzmir’de vekil çıkarması beklenen bir sonuç ise de parti, şehirde yayın faaliyeti yapmaktan geri durmamıştır. Bugüne kadar hiçbir milli kütüphanede, vakıf arşivlerinde, Türkiye solunun tarihini ele alan yayınlarda yer almayan ‘Memet’ gazetesi özellikle İzmir ve civarındaki gelişmeleri haber eden, aynı zamanda TİP’in ekonomik ve sosyal programını anlatan bir gazetedir. 7 sayısına ulaşabildiğimiz Memet gazetesinin gazetede adı geçen, imzası olan yazarların anılarında, mektuplaşmalarında yer almamış olması da dikkat çekici. Taramasını yaptığımız kurum, kitap, belge ve belgelikleri araştırmamızın sonuna meraklı okuyucu için yazıyorum. Şimdi gazeteyi inceleyelim. İLK SAYI: 1 MAYIS 1965 Memet’in ilk sayısı TİP’in adına ve hedefine uygun bir tarihte yayımlanmış: Dünya İşçi ve Emekçilerinin Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü, 1 Mayıs. Söz konusu tarihlerde Türkiye’de 1 Mayıs kutlamalarının yasaklı ve salonlarla sınırlı olduğunu düşündüğümüzde gazeteyi çıkaranların bu tarihi seçmelerinin sembolik değeri ve mesajı daha da güçleniyor. Gazeteyi çıkaranlar demişken, künyeyi ele almakta fayda var. İlk sayıda künyede gazetenin sahibi olarak İzmir’in önemli mimarlarından Güner Eliçin’in adı yazılı. Sorumlu müdür olarak Mehmet Ressamoğlu’nun ismini görüyoruz. Gazetenin idare merkezinin Akgerman Han 106 numarada olduğu görülüyor. Dördüncü sayıda bu bilgilere “Teknik Sekreter: Erol Turhan Temel” bilgisi de eklenmiş. (Turhan Temel bitişik yazılmış. 5’inci sayıda düzeltilmiş). 7’inci sayıya kadar künye böyle devam ediyor. Gazetenin Basmane’de bulunan “Gazeteciler Matbaası” adlı bir matbaada basıldığını da belirtelim. İlk sayının manşetinde 1 Mayıs’a atıf yapıldığı anlaşılıyor: “İstanbul’da 5000 işçi yürüyüş yaptı”. Üst başlıkta, “Sefaletin olduğu yerde refah tehlikededir” ifadesi yer alıyor. İlk sayfada “Faşizm kıpırdanıyor”, “Emperyalizmin yeni bir saldırganlığı” gibi başlıklar dikkat çekiyor. Gazete, sol literatürü güçlü bir şekilde kullanarak okuyucu karşısına çıkmış.
‘EMEKÇİ TÜRK HALKIYIM BEN’Gazetenin adının “Memet” olması akıcı, edebi yönü güçlü bir başyazıyla anlatılıyor. Başyazıdan pasajlar aktaralım:
“Benim adım ‘MEMET’. Emekçi Türk halkıyım ben. Asırlarca sınırdan sınıra koştum. Yemen’den Galiçya’ya, Kafkaslar’dan Trablus’a savaştım durdum. Öldüm, şehit oldum, kefenli kefensiz, mezarlı mezarsız, yad ellerde kaldım. Ölmezsem gazi oldum; sağlam, sakat köyüme, çiftime, çubuğuma döndüm; sessiz gösterişsiz çorak topraklarda yaşamıma devam ettim.(…)Sırtımdan geçinenler, beni soyanlar, ağalar, beyler, han, hamam, ev sahibi oldular, uşaklar, cariyeler, odalıklar, beslemeler tuttular. (…) Su gibi harcanan servetler tükenince yeniden bana döndüler. Gelsin yeni savaşlar, gelsin yeni vergiler. Asırlar geçti. Medeniyetler kuruldu, çöktü. Çağlar kapandı. Benim yaşamımda en ufacık bir değişiklik olmadı. (…) Aç kaldım, açık kaldım, cahil kaldım, hastalıkların pençesinde kıvrandım. Ama artık yağma yok. Bu düzen böyle sürüp gitmez. Haklarımı istiyorum ben. ANAYASADA YAZILI HAKLARIMI.- MEMET”Metinden anlaşıldığı gibi 1961 Anayasası’na vurgu var. Aynı vurguyu arka sayfada (dördüncü sayfa) yer alan “Memet’ten Okurlarına” başlıklı yazıda da okuyoruz:
“Elinizde tuttuğunuz küçük gazetede birçok güçlüklerle savaşarak yayın hayatına atıldı. Amacı emekçilerin sesini duyurmak anayasada yazılı haklarını savunmak. (…) Emekçilerin uyanmasından ürken sömürücüler, çıkarcılar elbette önümüze ellerinden gelen bütün engelleri dikecektir. Paranın sağlayabileceği bütün güçler onlarındır.”Özellikle başyazıdaki sadelik ve şiirselliğin nedenini gazeteye değen şair elinden (şairler desek daha mı doğru olur?) anlayacağız. İlk sayfada Melih Cevdet Anday’ın başyazıdaki mesajı anlatan bir şiirinin yer aldığını belirtmekte fayda var. (Melih Cevdet TİP’te sanat ve bilim adına çeşitli görevler almış bir isimdir). Yazımızın konusunu kapsamadığı için bu şiirle ilgili değerlendirmeyi başka bir yazıya bırakıyoruz. Ancak, elimizde Melih Cevdet’le ilgili bir “keşif” olduğunu vurgulamakta fayda var. BAKALIM NE SÖYLEDİ?Gazetenin dikkat çeken bir kadrosu var. Güner Eliçin’in “Günaydın” köşesine komşu Suha Çilingiroğlu’nu görüyoruz. Çilingiroğlu, İzmir’in yetiştirdiği önemli bir avukat ve çevirmendir. Öyle ki gazetede çeviri yazılarını da okuyoruz. Altı çizilmesi gereken bir başka yazar da Niyazi Berkes’in eşi Fay Kırby Berkes’tir. Berkes, “Neredeyiz?” başlıklı bir dizi yazıyı kaleme almış. Yazarın Köy Enstitüleri hakkında en geniş araştırmayı yapan isimlerden biri olduğunu hatırlatmakta fayda var. “Neredeyiz?” dizisinde Köy Enstitüleri de geniş bir şekilde irdelenmiş. Gazeteye şair eli değdiğini söylemiştik. Ancak, arka sayfada teatral tarzda yazılan imzasız yer alan “Aldı Memet…Bakalım ne söyledi” köşesinde TİP’in hedefleri diyalog yoluyla anlatılmış. Oyunun kişileri “Hasan Dayı” ve “Memet”tir. Hasan Dayı, Memet’e, “Sen onu bunu bırak, bize toprak verilecek mi, onu anlat!” diye sorar ve Memet bu ve benzeri soruları cevaplar. Gazetenin parti programını en kısa yoldan anlatmaya çalıştığı anlaşılıyor. ANTİ-EMPERYALİST VURGU8 Mayıs’ta çıkan 2’inci sayıda manşet, “Birleşik Amerika Bizi Açlıkla Tehdit Ediyor”dur. Ülkenin tarım politikası ve üretim üzerindeki dış baskı ayrıntılı olarak tahlil ediliyor. Başyazıda adı verilmeden “Komünizmle Mücadele Derneği”nin komünizm karşıtlığını ticaret haline getirdiği anlatılıyor. Yazının başlığı “Komünizm Ticareti”dir. Hemen yanında da Akhisar Komünizmle Mücadele Derneği’nin kongresinin açık faşist tutumu eleştiriliyor. Bu sayıda karşımıza çıkan bir diğer yazar da Söke asıllı, ama hayatının büyük bir kısmını İzmir’de geçiren ünü yazarımız Samim Kocagöz’dür. Gazetenin ileriki sayılarında Söke’den de haberler okuduğumuzda Kocagöz’ün gazetenin çıkışına ciddi bir katkı sunduğunu tahmin etmemiz zor değil. Kocagöz, TİP’te merkezi olarak görev alan bir isimdir. Bugüne kadar hiçbir kitabına girmeyen yazılarına rastladığımız Kocagöz’ün “Battı Balık Yan Gider” yazısı Adalet Partisi’nin (AP) durumunu tahlil ediyor. Yazıdaki ifadelerden Kocagöz’ün 1965 ortamında AP’nin seçimi kazanacağını öngördüğünü anlıyoruz. Gazetenin diğer sayfalarında İzmir Belediyesi’nden, sendika genel kurullarından haberler okuyoruz.
‘NASIRLI ELLER MECLİSE GİRECEKTİR’Gazetenin üçüncü sayısından itibaren TİP’le igili haberlerin manşete ve diğer sayfalara taşındığını görüyoruz. TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın Ankara’da bir Açıkhava toplantısında yaptığı “Nasırlı eller meclise girecektir” sözü manşetten duyurulmuş. İç sayfada devam eden haberde Aybar’ın 10 Ekim’de yapılacak seçim için çağrı yaptığı konuşması geniş verilmiş. Yine ilk sayfada TİP Genel Yönetim Kurulu’nun “TİP, milli bağımsızlığımızla bağdaşmayan bütün antlaşmaları ve sözleşmeleri reddeder” bildirisine yer verilmiş. Aynı sayfada Söke’deki “tefecilerin” yaptıklarına yer veren haberin yer aldığını da belirtelim. Arka sayfada yine “Aldı Memet” köşesinde “Toprak Reformu” yukarıda söz ettiğimiz şekilde basit bir dille diyalogla anlatılmış.
“İş İstiyoruz” manşetiyle çıkan dördüncü sayıda Gazi Bulvarı üzerinde yer alan Tekel Tütün İşletmesi (şimdiki Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü) önündeki bir eylem anlatılıyor. Haberde Erzurum’dan, Kars’tan, Afyon’dan ve daha başka illerden iş için gelen insanların iş istekleri işleniyor. İlk sayfada dikkat çeken diğer başlıklar ise, “TİP Selçuk İlçe Kongresi”, “Bu hükûmet ne durur?”. Evet, bu sayıda bize göre çok özel bir kalem var. İzmir basının 2017’de kaybettiği Kaya Çelikkanat’ın Memet’te yazdığını görmek mesleğin bu önemli ismini takip edenler için dikkate değer olsa gerek. Çelikkanat, “Toprak Reformu ve Ötesi” başlıklı yazıyla gazetede yer almış. Okuyun, Çelikkanat’ın ne denli dünyayı takip eden bir kalem olduğunu göreceksiniz. 27 MAYIS KUTLAMASIBeşinci sayı 27 Mayıs’ın yıldönümünün hemen ertesinde, 29 Mayıs’ta çıkmış. “Hükümet Baskı mı Yapıyor?” manşetiyle çıkan gazetede 27 Mayıs kutlamalarına katılmak isteyen Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun hükümet tarafından baskıyla karşılandığı öne çıkarılmış. Hemen aşağıda İzmir’deki 27 Mayıs kutlamaları ve mesajlarına yer verilmiş. Başyazıda da “27 Mayıs 22 yıllık zümre diktatörlüğünü yıkmıştır” başlığı yer alıyor. Yazıda 27 Mayıs’a gelene kadar Atatürk sonrası dönemin eleştirisi yapılmış. 27 Mayıs’ın toplumsal dinamiklerine de değinilmiş. Bu sayıda ilk defa karşılaştığımız isimler var. Orhan Göktan’ın “Sömürücülere Paydos” yazısı ile Necdet Veli Erdemir’in “Köylü Hesap Soruyor” başlıklı röportajıyla gazetede yer alıyor. Samim Kocagöz’ün Karşıyaka vapurundaki tanıklıklarını anlattığı “Olur mu ya!” yazısının varlığını da belirtmekte fayda var. İlk sayfada “Danış ve Angın Gelecek Hafta Memet’te” anonsuyla bir başka efsane gazetecinin, Naci Sadullah Danış’ın ekibe katılacağını anlıyoruz. Bakalım neler yazacak? PAPUÇSUZ AYAKKABI İŞÇİLERİNİN GREVİ Elimizdeki sayının manşeti dönemin sol jargonunu çok açık ortaya bir koyan bir dille atılmış: “Şafak Ayakkabı Fabrikasının Pabuçsuz İşçileri Grev Yaptılar”. Üst başlıkta işçilerin ağzından “Esir pazarının satılık köleleri değiliz” ifadesi yer alıyor. 1965’te Yeşildere’de olduğunu anladığımız fabrikanın işçilerinin bu grevine ayrıntılı yer verilmiş. Sol alt köşede de “Aybar İzmir’de” haberi dikkat çekiyor. Nazım Hikmet’in öğrencisi ve Samim Kocagöz’ün de akrabası Naci Sadullah Danış’ın yazısı ikinci sayfada “Danış” imzasıyla yer alıyor. “Memet’e Mektup” başlıklı yazının son paragrafı çok çarpıcı:
“Sana yakında seslenmek sözünü vererek bugünlük şu değişmez gerçeği bildirmekle yetineyim: İnsanların milyonlarca yıllık tarihi, hakkın uzun müddet mağlup olduğunu hiçbir yerde ve hiçbir devirde görmedi!” Danış’ın yazısının altında bir başka önemli kalem var. Ona da ilk defa rastlıyoruz. Yine Samim Kocagöz’ün yaşamı boyunca yazın alanında destek verdiği, işçi sınıfının içinden yetişen Fethi Savaşçı’nın bir şiirini görüyoruz. Savaşçı, “Memet Destanı” şiirinde “Demek altmış kuruş zam için öldün/Zonguldak dağlarından gonca güldün” diyor. Her sayı dört sayfa çıkan gazetenin bu sayısında “Türkiye Körlükle Savaş ve İlmi Araştırma Derneği Tüzüğü” de yayımlanmış.
‘HALKI SEVMEK SUÇ MU?’Elimizdeki son sayıda TİP haberlerinin ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Söke ilçe kongresinde Aybar’ın konuşması geniş yer bulmuş. Şafak Kundura Fabrikası’nda greve giden işçilerin yalınayak yürümesi ve İzmir Öğretmenler Derneği’nin toplantısı da ilk sayfada yer almış. Başyazıda ise “Halkı Sevmek Suç mu?” başlığı var. İkinci sayfada “Bir Küçük Kavga” adlı bir şiir var ki şiirin başında yer alan açıklamada “Yazanı aramayın” denilmiş. Şiirin kime ait olduğunu bulma meselesi ayrı bir araştırma konusu olarak önümüzde duruyor. Şöyle bitiyor şiir: Bir küçük kavga dediniz ama/İçinde hepimiz varız. SONUÇİzmir’de hizmet veren Arda Fırat Sahaf’ta bulduğumuz Memet gazetesi İzmir basın tarihi için olduğu kadar, İzmir’de işçi hareketi, TİP tarihi gibi konular için de önem arz ediyor. Üzülerek belirtelim, sahaf Hıdır Akbulut, bu gazeteyi bitpazarında kaldırımlarından satın aldığını belirtiyor. Elimizdeki 7 sayının içeriğinin araştırmacılara yeni ipuçları sunmasını umut ediyoruz. Türk edebiyatı için çok önemli bazı isimlerin imzasının yer alması gazeteyi bir kat daha önemli hale getiriyor. Taradığımız kaynakları aşağıya yazarak meslektaşlarımızın işini kolaylaştıracağımızı düşünüyoruz.Taranan kaynakça ve arşivlerİzmir Milli Kütüphane Arşiviİstanbul Beyazıt Kütüphanesi Arşiviİstanbul Atatürk Kütüphanesi ArşiviTürkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) Süreli Yayın Arşivi Türkiye’de Sol Akımlar, Mete TunçayCezaevinden Babıali'ye Babıali'den TİP'e, Şükran KurdakulSözcükler, Melih Cevdet AndayTürk Basın Tarihi, Hıfzı Topuzİzmir Basın Tarihi, Efdal SevinçliYılların Tanığı Üç Yazar, Hikmet Çetinkaya (Samim Kocagöz söyleşisi vesilesiyle) MAZLUM VESEK / ÖZEL HABER