Ekonomi

‘Banknottaki rakam değil alım gücü büyütülmeli’

Bayram sürecinde çok sayıda vatandaş ATM kaynaklı mağduriyetler yaşadı. Sorunun otomatlar veya banknot olmadığını belirten ekonomistler enflasyona dikkati çekti

Abone Ol

Ege Telgraf gazetesinden Nihat AK’ın haberine göre; Kurban Bayramı nedeniyle bankalar da tatil edildi. Cumartesiye denk gelen arefe günü yoğunlaşan alışveriş nedeniyle ATM’ler vatandaşa cevap vermekte yetersiz kaldı. Ülke genelinde bir kurbanlık almak veya bir kurbanda hisseye girmek ATM limitlerinin üzerinde kaldı. Birçok banka günlük ATM para çekim sınırını 10 bin lira seviyesinde tutarken, kurbanlık almak için ödeme yapmak isteyenler limit aşımı yapmak zorunda kaldı. Vatandaş 10 bin liranın üzerindeki çekimlerde yüksek komisyon bedelleri ödedi.

Bankalar, ATM'lerdeki nakit para talebini karşılamakta zorlanırken, en büyük banknotun 200 lira olması nedeniyle fiziki para talebine tam olarak cevap veremedi. Bankalar, nakit talebini karşılamak için ATM'lerde bazı düzenlemeler yaptı. 10 ve 20 liralık para giriş ve çıkış slotlarını kapatan bankalar, bu bölümleri 200 liralık banknotlar için ayırma kararı aldı. Ancak, bu değişiklikler nakit sıkıntısını tamamen ortadan kaldıramadı.

Sorunun kalıcı çözümü için iki farklı yöntem gündeme geldi. Birincisi 200 TL’lik banknotun daha büyüğü 500 TL’lik banknotların basılması. İkincisi ise şu anda bu sınırı 7 bin 500 lira olarak belirleyen bankaların yüzde 100'lük artışla ‘günlük para çekme limitini’ 15 bin liraya yükseltmesi ve bankaların ‘komisyonlu günlük para çekme limitinin’ 20 bin liraya çıkarılması.

NEREDEN NEREYE…

Tüketiciyi Koruma Derneği (TükoDer) İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı Emin Tamer Gören, “Cumhuriyet'in ilanından 1991 yılına kadar en büyük banknot 50 bin lira iken, 10 yıl içinde 400 katlık bir artışla 20 milyon liraya kadar yükseldi. Vatandaşlar, 1981 yılından itibaren ortalama 2 yılda bir, daha büyük değerlerdeki yeni banknotlarla tanışmak zorunda kaldı. Türkiye'de yaşanan yüksek ve kronik enflasyonist süreç, bazı ekonomik değerlerin milyarlar, trilyonlar, hatta katrilyonlarla ifade edilmesine yol açmıştı. 1 Ocak 2005'te de devrim niteliğinde olduğu vurgulanarak paradan 6 sıfır atılarak, Yeni Türk Lirası banknotlar tedavüle girdi. Bugün tedavüldeki en büyük 200’lük banknot ilk kez 1 Ocak 2009'da cüzdanlarımıza girdi. Dolar kuru 1.52 idi. Yani 200 TL 131,57 dolar alınabiliyordu. Aynı günlerde 200 TL ile 3 çeyrek altın, 94 Euro’ya da 63.5 litre benzin alınabiliyordu. Şu anda üç çeyrek altın alabilmek için 60, adet 200’lük banknota ihtiyaç var. 200 TL ile 6,14 dolar, 5,71 Euro veya  4,96 litre benzin alınabiliyor. 15 yılda nereden nereye! Paradan sıfır atılması, ATM limitlerinin artırılması veya 500 TL’lik banknot basılması vatandaşın sorununu çözmüyor. Biz tüketiciler en büyüğü 50 lira olan banknotla çarşıdan pazardan ihtiyacımızı karşılayabilmemiz lazım. Torunumuza 50 lira bayram harçlığı verdiğimizde gözlerindeki mutluluğu görebilmeliyiz. 200’ünden 500’üne büyük banknotlar bankalararası işlemlerde kullanılmalı” dedi.

BU POLİTİKAYLA OLMAZ!

Mevcut ekonomi politiklarla sorunların çözülemeyeceğini belirten ekonomist Dr. Osman Sirkeci, “Sevgili Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in istemesiyle paranın değeri artmaz. Paranın değerini etkileyen faktörlerde bir değişim olmadığı sürece, böyle gelmiş böyle de gider. Kendi emek gücüyle, ülkenin üretim değerleri ve doğal kaynakları üretim gücüne dahil edilmelidir. Bu yapılmadan ne 200 TL’nin alım gücü artar ne de otomatlar para yetiştirebilir. Bugün verimli tarım yapılabilecek yüz binlerce arazi atıl durumda. Binlerce ağaç susuz, dallarında olan meyvelerde toplanmıyor. Şu anda ilan edilen geçici tarım işçisi yevmiyesi 750 lira. Bizim görüştüğümüz kişiler ‘Abi ben bin liradan aşağı çalışmam’ diyor. Kiraz bahçesi sahipleri ‘Hocam ben kirazı toplayacak işçi bulamıyorum. Topladığım kirazların kilogramına tüccar 50 TL veriyor. Birkaç tanesinde dolu lekesi bulursa kilogram fiyatını 20 TL’ye düşürüyor. Bu fiyatlarla iş yapacağıma kiraz ağacını keserim’ diyor. Geniş bir coğrafyadaki kiraz üreticileri ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Pazardaki kirazı dar gelirli alamıyor. Bu şartlar altında yapılamayan üretim ve tüketim süreci yeniden düzenlenmek zorunda. 90 milyona çıkmış nüfusumuzu 31 milyon çalışanının üzerine çıkaramazsak, yani istihdamı artırmazsak, atıl emeği üretim sürecine dahil edemezsek, kadınıyla, erkeğiyle 200 lira değil yakında 500 lira kağıt para da basarız. Onlar bile yetmez. Sevgili Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon hedeflerini öteliyor. Maalesef paranın değer kaybı olan enflasyon yükselmeye devam ediyor. ATM'ler para yetiştiremiyor. Diğer taraftan artan nüfusuna rağmen Türkiye’de geçen yıldan 100 adet daha az kurban kesilmiş. Yani vatandaşlarımız hem hayvan üretimindeki sıkıntılar hem de asgari ücretin üzerindeki fiyatlarla kurbanlıklardan alamıyor. Bu sene yüzde doksanı Müslüman olan, yaklaşık yirmi milyon haneden oluşan bu ülkede sadece yedi yüz bin kurban kesmekle yetinilmek zorunda kalındı” ifadelerini kullandı.

ENFLASYON PATLAR

Ekonomist Murat Kartalkaya, “Yıllık enflasyonun resmi olarak yüzde 60’ı geçtiği, bağımsız kuruluşların ise enflasyonun yüzde 140’lara ulaştığını açıkladığı bir süreçte, tedavüldeki en büyük banknot olan 200 TL’nin dolaşımdaki payının artması, 500 TL’lik banknotların basılacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. Tarihte, yüksek enflasyon dönemlerinde daha büyük kupürlü paraların basılması yaygın bir uygulamadır. Bir mal veya hizmeti almak için daha fazla para kullanılması gerektiği için büyük kupürlerin piyasaya sürülmesi olağan kabul edilir. Ancak, 500 TL'lik banknot basmanın psikolojik etkileri de vardır. Kupür yükseltmek, enflasyonun en önemli göstergesi ve resmi olarak kabulü anlamına gelir. Bugün 500, yarın bin, sonra beş bin olur. Fiziki olarak çok banknot taşımaktansa birkaç tane taşımak çok önemli değildir. Ancak, 500 TL’lik banknot ile bir psikolojik bariyer kırılıyor ve devamının gelmesi zor değildir. Bu, psikolojik olarak enflasyonu hızlandırıcı bir etkiye de sahip olabilir. Enflasyon aynı zamanda fiziki bir olgudur. Kredi genişlemesiyle birlikte para hacmini artırıyorsanız, ücretleri de destekliyorsanız, Türkiye gibi ithalata dayalı bir ekonomide döviz kurunu sabit tutamıyorsanız ve kurla ilgili beklentileri olumlu şekilde etkileyemiyorsanız, enflasyon kaçınılmazdır. Şu anda yabancılar TL’ye yatırım yapıyor. Merkez Bankası dövizi alıp TL’ye çeviriyor. Yabancılar bir süre sonra piyasadan çekilecek. TL daha bol hale gelecek. Alım gücü çok düşecek enflasyon patlayacak. O zaman 500 TL de bassanız 1000 TL de bassanız önemsiz hale gelir. Ekonomi politikaları en kısa zamanda üretime dayalı hale getirilmelidir. Aksi takdirde bu işin içinden çıkılamaz” diye konuştu.