Azı karar, çoğu zarar
Merhaba kıymetli okurlarım… Bugünkü köşemde hepimizin genel olarak hayatının bir parças...
Merhaba kıymetli okurlarım…
Bugünkü köşemde hepimizin genel olarak hayatının bir parçası olan sosyal medya ve bağımlılığından bahsedeceğim.
Birçok haberi en erken oradan öğrendiğimiz de oldu, sağlık sorunları yaşayan emektar sanatçılarımızın asılsız vefat haberlerini aldığımız da. Peki, gün geçtikçe artan sosyal medya alışkanlıklarımız, sosyal medyada her gün bir önceki güne göre daha fazla vakit geçirmemiz psikolojimizi nasıl etkiliyor?
Türkiye’de internetin ilk kullanılmaya başlandığı yıl 1987 olarak kayıtlarda yer alıyor. Ege Üniversitesi öncülüğünde kurulan Türkiye Üniversite ve Araştırma Kurumları Ağı ile başlayan süreç, 12 Nisan 1993’te ODTÜ’nün Ankara ile Washington arasındaki kiralık hattı sayesinde ilk internet bağlantısı ile devam ediyor.
Sosyal medya hayatımıza neleri katıyor ve neleri kaybettiriyor olumsuz etkileri neler, bunu bir gözden geçirelim. 'Her şeyin fazlası zarar' bu söz tam da sosyal medya kullanıcılarına göre olsa gerek. Sosyal medyanın ölçülü bir kullanımı, sevdiklerimizle iletişim kurma, benzer ilgi alanlarına sahip olduğumuz kişilerle bağlantı kurma veya güncel olayları takip edebilme gibi pek çok imkan sunabiliyor. Ayrıca içinde bulunduğumuz pandemi döneminde gördüğümüz gibi sosyal medya, ilişkilerimizi sürdürebilmemiz ve bağlarımızı koruyabilmemiz için iyi bir araç haline gelmişti.
Fakat birçok çalışma, özellikle gençler olmak üzere her yaş grubunda sosyal medyanın zarar verici boyutta kullanılmaya başlandığına dikkat çekiyor; sosyal medya uygulamalarını uzun saatler boyunca kullanan kişilerin sayısının gittikçe arttığını belirtiyor. Bu seviyedeki yoğun sosyal medya kullanımları bizi olası olumsuz etkiler üzerinde düşünmeye teşvik ediyor.
Gün boyu en çok vaktimizi sosyal medyadaki gezinti alıyor. Hayatın akışını takip edip yararlı bilgiler almak elbette güzel mesela arkadaşlarımız, tanıdıklarımız nerede ne yapıyor. Meslek gruplarımızdan dostlarımızın iş ile alakalı yapmış olduğu çalışmaların bize feyz vermesi açısından iyi katkı sağlayabiliyorken. Bunu aşırı bağımlılık göstererek hastalık derecesine getirmeyelim yeter ki. Öyle ya işe giderken, çalışırken, işten dönerken, yolda yürürken, araba kullanırken hatta yatağımıza yattığımız zaman yani fırsat bulduğumuz her boşlukta sosyal medya ağlarında vakit geçirmek sıradan bir hal aldı birçoğumuz için.
Bazen yaşadığımız şehirde bir yerden bir yere giderken hep kıyısından geçtiğimiz ormanı içinde barındırdığı bin bir bitki ve canlıyı bile göremez hale geldik. Daha çok doğa gezintileri yaparak tabiatı keşfetmeliyiz. Bu tür aktiviteleri ailecek yaparsak yetiştirdiğimiz nesillerimize de iyi örnek olur onlara daha güzel daha temiz yarınlar bırakırız. Ben sıklıkla Buca Kaynaklar Köyü'ne 'yeni adı ile mahalle' giderek köyün en yukarısından dağ yoluna doğru yaya olarak çıkarak temiz havayı ciğerlerime depo edip o güzelim kuş sesleri ile de adeta bir terapi alıyorum. Sonrasında köy merkezine indiğimde köylülerle samimi bir sohbet edip sattıkları ürünlerden alıyorum. O bir gün bile bir haftanın yorgunluğunu alıyor benden, özellikle o gün telefonumu arabanın torpido gözüne kaldırıp aileme vakit ayırdığımda inanın sosyal medyada fazla geçirdiğim vaktimin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha iyi anlıyorum.
Kıymetli dostlarım ailemizle sevdiklerimizle bol bol doğa gezintileri yapalım, oralar bizi bekliyor. Temiz tutalım oraları hatta gittiğimiz yerler kirliyse bile bizler mıntıka temizliği yaptığımızda o gün rahat ve huzurlu uyuruz, çünkü biz tabiata çok şey borçluyuz.
Sevgi ve saygılarımla sağlıcakla kalın.