Ateşten buza…
“Kalbine ateş düşmesinden de kaçın, kalbinin buz tutmasından da…” J.R.R. Tolkien Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir kitabın girişinde yazan bu cümle, zihnimde yankılandı…...
“Kalbine ateş düşmesinden de kaçın, kalbinin buz tutmasından da…”
J.R.R. Tolkien
Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir kitabın girişinde yazan bu cümle, zihnimde yankılandı…
Sonra oturdum ve kalbimin cayır cayır yandığı günleri düşündüm, çünkü henüz kalbini dondurmayı başarabilenlerden değilim…
‘Kuruntulu’yumdur çoğu zaman…
En ufak dertte, yolunda gitmeyen her bir işte, ağzımdan çıkarken elimin uzanıp da yetişemediği her bir cümlede günlerce cayır cayır yanar kalbim. Deyim yerindeyse bugüne kadar göğüs kafesime oturan ‘öküz’lerden tüm Türkiye’nin büyükbaş ihtiyacını karşılayabilirdim…
Üzüldüğümde içime atarım, gözüme uyku girmez hatta uykumda bile yaşadığım sıkıntıya çözüm ararım…
Belki sana göre çok kötü bir huy olabilir ama ben küsmesini de çok iyi beceririm…
Her olayda değil ama çok canım yanmış, gururuma dokunmuş ve baş edemediğim konularda…
O zaman kıvrılır kabuğumun içine, kendimle konuşur, önce aklıma sonra kalbime danışırım…
Bilseler bir küçük tebessüme kahkahalar atarım ama…
Gençlik zamanlarımda ailemle haftalarca hiç konuşmadan geçirdiğim günler oldu…
Evlenince bu iş biraz daha zorlaştı ancak ben kızıyorsam, küsüyorsam emin olun ki bunu karşımdakine hissettiririm…
Sizce de aslında bu ‘Yara aldım, sarıl da iyileşsin’ demek değil midir?
Yaptığı hatalara ‘Yarabbi şükür’ dersek, karşındaki insan nasıl ‘kusurlu olduğunu’ öğrenebilir ki? Hem küsmek de benim kusurumdur
Şimdi biraz da kalbini buz etmeyi başaranlardan bahsedelim…
Böyle söyleyince çok kötü bir anlam gibi geliyor değil mi?
Ancak onlara saygım sonsuz…
***
En değerli cam vazonuzu düşünün şimdi:
Küçük küçük kum taneleri…
Bir anlam yüklemek istiyor kalbine…
Bir araya geliyor ve diyor ki: ‘Var mısınız yanmaya?’
Usta acımıyor veriyor ateşi, bizim kum taneleri yanmaya başlıyor.
Yandıkça değişiyor, yandıkça şekilleniyor, eski halinden eser kalmıyor.
Usta devam ediyor…
Arada ateş gidiyor, serinletici nefesler geliyor… Üfledikçe genişliyorsun, nefesiyle o arzulanana ulaşıyorsun. Tam artık ‘Oldum’ dediğin an buz gibi bir suda buluyorsun kendini… Önce üşüyorsun ama sonra ‘Artık ben de buz oldum’ diyorsun…
Artık sen yıllardır beklediğin formuna kavuştun… Herkes renklerine, buz gibi tenine hayran… En değerli köşende sergileniyorsun…
Ancak…
Bu sefer de aklında tuzla buz olabilme ihtimali…
***
Unutmayın,
Kalbi yanan insanlar çok düşünen, çok acı çeken insanlardır…
Ama kalbi buz tutmuşlar
Onlar acılarının en büyüğünü yaşamış ve kendi içlerindeki cesaretle bugünlere gelmiştir… Onlara saygı duyun ve anlayın…
Zira onların hayatı, haylaz bir çocuğun parmağındaki kuvvet kadar…