Kültür-sanat

Ara Güler'in efsane fotoğraflarıyla zamanın ötesine yolculuk! İşte dünyanın foto muhabirinin "İstanbul'un Gözü"

Türk fotoğrafçılığının efsane ismi Ara Güler, yaşamı boyunca İstanbul’un sokaklarından dünyaya kadar pek çok önemli anı ölümsüzleştirdi. Hem bir foto muhabiri, hem de şehriyle özdeşleşmiş bir sanatçı olan Güler, “dünyanın foto muhabiri” olarak tanımlanmıştı.

Abone Ol

Ara Güler, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın fotoğrafçılık tarihine damgasını vuran, kariyerini insanları, şehirleri ve kültürleri belgelemeye adamış bir sanatçıdır. 2018’de 90 yaşında hayatını kaybeden Güler, “Bana İstanbul fotoğrafçısı diyorlar, ama ben dünya vatandaşıyım. Dünyanın foto muhabiriyim.” diyerek kendisini tanımlamıştı. İstanbul’un, bazen sokaklarının bazen de insanlarının sırlarını anlatan fotoğrafları, yıllar geçtikçe değerini daha da artıran bir mirasa dönüşmüş, onun adı ise adeta İstanbul ile özdeşleşmiştir.

İSTANBUL’UN BELGESELİ: BİR ŞEHİRİN KÜLTÜREL TARİHİ

Ara Güler’in fotoğrafları, İstanbul’un sosyo-kültürel yapısını, halkını ve yaşam biçimlerini kaydeden önemli belgelerdir. 1950’li yıllardan 1970’li yıllara kadar, şehri çeken bu usta fotoğrafçı, İstanbul’un her köşesini, sokaklarını, insanlarını birer sanat eseri gibi ölümsüzleştirmiştir. 1960’larda, şehirdeki değişim rüzgarlarını hisseden Güler, dönemin estetik anlayışını yansıtan eşsiz fotoğraflar çekmiştir. Bu fotoğraflar, sadece görsel birer belge değil, aynı zamanda İstanbul’un bir dönemdeki ruhunun da izlerini taşıyan önemli birer hatırlatıcı olmuştur. Güler’in kendisi de bu konuda şöyle demiştir: “1950-60'lardan kalma İstanbul fotoğraflarım olmasa, o eski günler bugün unutulmuş olacaktı.”

Güler’in fotoğraflarında İstanbul’un her ayrıntısı yer alır; nehir kenarındaki balıkçıları, tarihi mekanların siluetini, İstanbul'un sıradan ama eşsiz hayatını anlatan kareleriyle şehri anlatmaya çalışmıştır. Onun objektifinden çıkan İstanbul, her zaman bir nostalji yaratmış, kaybolan bir dünyanın hatırlatıcısı olmuştur.

DÜNYA ÇAPINDA BİR FOTOĞRAFÇI

Ara Güler yalnızca İstanbul'u değil, dünya çapında da pek çok önemli ismi fotoğraflamıştır. Salvador Dalí gibi sıradışı sanatçılardan, Sergei Parajanov gibi zulme uğramış yönetmenlere kadar birçok ünlüyü kamera karşısına geçirmiştir. Dalí’yi tanımlarken, onun sanatı hakkında şunları söylemiştir: “Salvador Dalí gerçeküstü bir hava yaratıyordu. Poz vermek için değildi yaptığı; günlük yaşamında da gerçeküstü öğelerin peşindeydi.” Ara Güler, sanatçılara yalnızca poz veren birer model gibi bakmamış, onların kişiliklerine, iç dünyalarına ve sanatlarına da derinlemesine inmeyi başarmıştır.

Ayrıca, Güler’in fotoğrafları genellikle bir kişinin yaşamına veya bir toplumun durumuna dair güçlü bir hikaye anlatır. Bazen bir balıkçı, bazen bir çocuğun oyun alanı, bazen ise bir yaşlının huzurlu günü… Tüm bu kareler, hem o anı hem de o anı yaşamış olan toplumu fotoğrafçının gözünden sunar.

İSTANBUL’UN GÖZÜ: ŞEHİRİN KENDİSİNE YANSIMASI

Ara Güler, İstanbul’un fotoğrafçısı olarak anılsa da, kendisini bir şehirle sınırlamıyordu. Şehri anlamak, bir fotoğrafçı için çok daha derin bir anlam taşır. Bu anlamı en iyi anlatanlardan biri de Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’tur. Pamuk, Güler'in İstanbul fotoğraflarına bakarken içsel bir değişim yaşadığını şöyle ifade etmiştir: “Ne zaman Güler'in İstanbul resimlerine baksam, yazı masama koşup bu şehir hakkında yazı yazmak istiyorum.” Güler, fotoğrafçılığını sadece görsel bir belge oluşturma aracı olarak değil, bir şehri derinden anlamanın ve onu başkalarına anlatmanın bir yolu olarak kullanmıştır.

Ara Güler’in fotoğraflarındaki İstanbul, bir yandan güzelliğini koruyarak değişen bir şehirken, diğer yandan değişimin getirdiği kaybı da gösterir. Güler, bu konuda şunları söylemişti: “Eski şehirden hiçbir şey kalmadı. Şehrin estetiği değişti. Uygarlık ileriye gidiyor ama insanlar güzellik anlayışını kaybetti.” Bu sözleri, onun İstanbul’a olan derin bağlılığını ve şehirdeki değişimi kaydetme arzusunu gösteriyor.

HER ŞEYİN ANLAMI, HER ŞEYİN GÖRÜNTÜSÜ

Ara Güler, yalnızca bir fotoğrafçı değil, aynı zamanda bir belgeselci ve gazeteci olarak da tanınır. Fotoğrafın ardındaki anlamı derinlemesine incelemiş ve her çektiği fotoğrafla bir hikaye anlatmayı amaçlamıştır. Fotoğrafları, insanların yaşamını, kültürlerini ve duygularını çok daha derin bir anlamda kaydetmiştir. Güler'in yaptığı röportajlar ve hikayeler de fotoğraflarıyla uyum içindeydi. Özellikle, Ermeni balıkçılarla yaptığı röportajlar onun en ciddi ve önemli çalışmalarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Güler, bu çalışmayı “Ermeni balıkçılara ilişkin röportajlar, benim en önemli ve en ciddi çalışmalarımdan biriydi.” diyerek çok değerli bir çaba olarak görmüştür.

YAŞAYAN BİR EFSANE: ARKADA BIRAKTIĞI MİRAS

Ara Güler'in fotoğrafları, sadece bir dönemi değil, insanları, toplumları ve kültürleri ölümsüzleştiren eserlerdir. Onun objektifinden çıkan her kare, bir zamanın, bir yerin ve bir kültürün derin izlerini taşır. Güler, kendisini "İstanbul fotoğrafçısı" olarak tanımlasa da, dünya çapında bir fotoğrafçıydı. Onun fotoğrafçılığı, basit bir anı kaydetmekten öte, izleyicisini düşündürmeye, sorgulamaya ve anlamaya yönlendiren bir yolculuktu.

Ara Güler, bir fotoğrafçının ötesinde, zamanın bir tanığı, bir tarih yazarıydı. Bugün İstanbul’un o eski siluetini, sokaklarını, insanlarındaki o benzersiz ruhu ancak onun fotoğraflarında görebiliyoruz. Ara Güler’in hayatı, bir ömür boyu süren bir arayış, bir hikaye anlatımı ve insanlık tarihine katkıydı. Fotoğraflarındaki her detay, bir zamanın, bir kültürün ve bir şehrin unutulmaz izlerini taşıyor.