Nihat AK/EGE TELGRAF- Kalite ve lezzeti ile marka değeri yüksek bir ürün olan İzmir balı tehlikede. İklim krizleriyle bölgedeki ılıman kışlar ve sıcak yazlar bir bir tarihe karışıyor. Arıcılığın salkı cenneti çam ormanları, meşe, kestane ve çeşitli yabani çiçekler peş peşe çıkan orman yangınlarıyla gün geçtikçe azalıyor. Bal aracılığı için ihtiyaç duyulan nektar ve polen kaynaklarına yaşanan afetler darbe vuruyor. İzmirli arı yetiştiricilerinin temsilcileri hayati önem taşıyan sektörün geleceği için yapılması ve yapılmaması gerekenleri Ege Telgraf’a anlattı.
YANGININ TELAFİSİ YOK
İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hüseyin Şengül, “Sütten ağzımız yandı, yoğurdu üflüyoruz. Orman yangını duyumlarımız nevrimizi döndürüyor. Sıcaklıkların en yoğun olduğu şu günlerde adeta diken üstündeyiz. Üç yıl kadar önce Akdeniz ve Ege bölgelerinde yaşanan büyük orman yangınları ciddi hasarlara yol açtı. Yangınlar sonucunda binlerce hektar ormanlık alan zarar gördü ve bu durum çam balı üretimini doğrudan etkiledi. Kaybettiğimiz arı kolonileri ve çam ağaçları nedeniyle yüzde 40-50 oranına ulaşan büyük kayıplar yaşadık. Yanan orman alanlarında bire bir çam ağacı yetiştirilmeye başlanmış olsa oradan 30 yıl sonra bal almaya başlayabiliriz. 2021 öncesindeki bal verimine yarım asır sonra ulaşırız. Bir kıvılcım, bir kibrit veya çakmağın ateşlenmesi telafisi olmayan zararlar açabiliyor. Arıcılarımız da orman köylülerimizde bunun bilincinde. Aynı bilince tüm toplumumuzun ulaşmasını istiyoruz. Bazı kişi ve yetkililer, ‘Çok şükür can kaybımız yok’ diyor. O bitki canlı değil mi? O kelebek canlı değil mi? O karıncalar, sincaplar, kaplumbağalar can taşımıyor mu?” diye konuştu.
AKLIMIZDA DELİ SORULAR
Doğal olmayan balın toplum sağlığına ve arıcılığa zarar verdiğini belirten Başkan Şengül, “Sahte bal, tamamen yapay bileşenlerle üretilen ve doğal bal ile hiçbir ilgisi olmayan bir ürün. Genellikle şeker şurupları, glikoz, mısır şurubu veya benzeri tatlandırıcılar kullanılarak yapılıyor. Doğal balın sahip olduğu vitamin, mineral ve antioksidanları içermez. Sahte ve taklit ballarda kullanılan katkı maddeleri tüketildiğinde sağlık sorunları yaşanır. Doğal bala söylemleriyle satın alınan içerik tüketiciye ödediği paranın karşılığını vermez. Ekonomik sıkıntıların yükselmesiyle sütten yoksun süt ve süt ürünleri piyasada artış gösterdi. Doğal balın gramı içinde olmayan ballar tüketiciye sunuluyor. Doğal bal ile sahte balları ayırması gereken birçok cihazı bile kandırabiliyorlar. Sektörümüzün ısrarlı talepleri nedeniyle ilgili bakanlık Almanya’dan sahte ve taklit balları ayırabilecek cihazları 15 ay kadar önce ülkemize getirdi. Ama ne hikmetse bu cihazlar kurulup, denetim analizlerine başlanmadı. Bu cihazlar gerçek balları taklitlerinden ayırmış olsa sektör büyük bir dertten kurtulacak. Her şey normale dönecek. Bu konuda akılımıza deli sorular geliyor ama kimselere de yakıştırmak istemiyoruz” şeklinde konuştu.
ÇİÇEK BALINA DON DARBESİ
İlkbahar aylarındaki yaşanan don vurgunlarının arıcılığa ciddi zarar verdiğini belirten İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği İkinci Başkanı Ramazan Keklik ise, “Don vurgunu, yani ani ve şiddetli soğukların bitkilere zarar vermesi, çiçek balı ve arıcılık açısından önemli etkiler yaratıyor. İklim krizi şiddetini arttırdıkça bunu daha sık yaşıyoruz. Bu yılki don vurgunları, bitkilerin çiçeklenme döneminde gerçekleşti. Çiçeklerin zarar görmesine veya tamamen yok olmasına neden oldu. Arılarımız için gerekli polen ve nektar kaynağı azaldı. Van, Sivas ve Elazığ dışında pek çiçek balı olmadı. Trakya tarafındaki de ay çiçeği balı oluyor. Bizim arılarımız Kütahya’da kontrol ettim. Çiçek balı hasat etmemiz gereken dönemde arılarımız açlıkla mücadele ediyor. Doğadan toplaması gereken besini şu anda biz vermeye çalışıyoruz. Yeterli besini alamayan arıların kolonilerinde zayıflama oluyor. Çiçek balı üretimi, doğrudan çiçeklerin durumuna bağlı olduğu için ciddi şekilde düştü. Yetersiz besin kaynağı, arı kolonilerinin bağışıklık sistemlerini zayıflatıp hastalıklara karşı direncini de azaltıyor. Kolonilerin kışa hazırlanması zorlaşıyor ve kış döneminde hayatta kalma şansı azalıyor. Çiçek balı fiyatları, gerek üretim maliyetlerinin yükselmesi gerekse arzının az olmasından kaynaklı artabilir” dedi.
MALİYETLERİMİZ KATLANDI
Gençlerin arıcılığa ilgi duymadığından şikayetçi olan Başkan Keklik, “Ülkemizde 100 binin üzerinde arıcı var. Yaş ortalaması 58. Gençler ilgi duymuyor. Genellikle düşük gelirli emekliler bu işi yapıyor. Yeni kovanlar satın almak veya mevcut kovanları yenilemek önemli bir maliyet kalemi. Bal süzme makineleri, bal kutuları, arıcı giysileri, eldivenler ve diğer gerekli ekipmanların maliyetleri arttı. Varroa akarları, Nosema gibi hastalıklar ve zararlılarla mücadele etmek için ilaç ve tedavi masrafları gerekli. Arı kolonilerini korumak için düzenli olarak yapılan kontroller ve önleyici tedbirler ek maliyet oluşturuyor. Özellikle nektar kaynaklarının yetersiz olduğu dönemlerde arıların beslenmesi için şeker şurubu veya polen ikamesi gibi ek besin maddeleri kullanmak gerekir. Çiçeklenme dönemlerine göre kovanları farklı bölgelere taşımak için kullanılan araçların yakıt giderleri de önemli bir maliyet kalemi. Yüksek enflasyonla girdi maliyetlerimiz katlanırken satış fiyatlarımız adeta yerinde sayıyor. Balın fiyatını tüccar belirliyor. Bir teneke bal yani 24-27 kilogram arasında değişen balın şu dönemdeki fiyatı ortalama 2 bin 500 TL. Bu ayın ortalarında yapılacak çiçek balı hasadı pek verimli geçmeyecek gibi görünüyor. Ağustos ayında orman yangınlarından arta kalan yerlerde çam balı için konumlanacağız. Eskiden İzmirli arıcılar olarak zaman zaman Muğla'ya giderdik. Yanan ormanlardan dolayı onlar bizim bölgemize geliyor. İzmir Kemalpaşa, Manisa ve Balıkesir’e çok sayıda Muğlalı arıcılarımız geliyor. Önümüzdeki çam balı hasadımızda balın tenekesi 4 bin 500 TL olmazsa bizleri kurtarmaz” ifadelerini kullandı.