Akşam saatleri

Abone Ol

Bu yazıyı gökyüzü kararmaya, şehrin ışıkları yanmaya başladığında kaleme alıyorum. Bir yanda ay, yıldızlar, diğer yanda etraftaki evlerin yanıp sönen ışıkları… geçirir mi ki bilmem zihnimdeki karartıları…

Doğduğum günden bu yana hep çözmek zorunda kaldım bir şeyleri, tıpkı diğer insanlar gibi… hiçbir şeyi de halledemedim sanki… sahi, her şeyin çözüme kavuştuğu yer varsa, orası neresi ki?

Orası neresiyse, beni de götürün der içimdeki biri… İnsan, kendisiyle konuşabildiği zaman hayatını bir güzel analiz eder, taşları yerine daha kolay oturturturmuş derler. Bu doğru mu sahi?

Kısmen doğru, kısmen yanlış bence. Neden mi? Açıklaması kolay değil ama, döküvereyim size yüreğimdekileri…

Kendimizle konuşuyor muyuz ki? Konuşuyorsak, nasıl konuşuyoruz peki? Dilimizin ucuyla mı yoksa kalbimizle mi?

Eğer dilinin ucuyla konuşuyorsa kişi, baştan söylemekte fayda var ki, kaybetti… Çünkü kendine karşı dürüst olmayanı neylesin karşısındaki? İnsan, konuştuğu iç sesi olsa bile, itiraf edebilir mi peki gerçekleri?

Hangi gerçekleri? Canını acıtanları mı yoksa sadece haklı olduğu konuları mı? Haklı olduğu konuları bangır bangır bağırırken insan, haksız olduğu konularda neden cılız çıkar ki sesi?

Haklıyken haksız duruma düşmek hissettirir en büyük çaresizliği, özgüvensizliği…

Bir de haksızken zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışan bir kitle var ki sormayın. Onları kabul eder mi ki peki bu dünya? Kabul etse bile hani ahlak, hani vicdan, hani haya demezler mi sonra insana?

İnsan, yargılamalı önce kendini, sonra çevresini… o kadar hassas olmalı ki o vicdan terazisi, en ufak bir yanlışta incitivermeli herkesi… Öyle ya, insan da sonuçta toplumdan biri, o yüzden bazen olmalı toplumun sesi…

Yürek başka hiçbir şeye benzememeli. İnsanı insan yapan da zaten o yüreğin, vicdanın sesi…  O yüzden zaten insan ahlakını, etik değerleri ve vicdanını hiç kaybetmemeli. Bilmeli ki, bir yerlerde uğradığı haksızlıktan dolayı ağlıyorsa biri, ödenecektir bir gün mutlaka onun bedeli.

Zaman öyle bir dedektiftir ki, ayırıverir haklı ile haksızı hiç ummadık anda, çözüverir bir güzel düğümleri… Vakti geldiyse eğer bir şeylerin açığa çıkmasının ne bir dakika ileri gider ne bir dakika geri. İşte o yüzden yorma kendini.  Sen üstüne düşeni yap yeter ki, hayatın akışı halleder her şeyi. İşte o zaman, yani zaman olayları çözdüğü zaman,sana kalır sadece bunun keyfini sürmesi. O zaman daha bir anlamlı gelir akşam saatleri. Al çayını, çık balkona, izle sadece olanı biteni, sokaktan geçenleri…