Aile hekimleri kamu hizmeti veren devlet görevlileridir.
Kamu hizmeti verdiği halde içinde hizmet verdiği kamu binalarına kira veren tek kiracı konumundaki devlet memurları Aile Hekimleridir.
Ayrıca verilen talimat gereği, aile hekimlerimizin binayla ilgili, baca temizliği, boya badana yapımı, kanalizasyon temizliği, hidrofor bakım ve onarımı gibi, hekimlikle alakası olmayan bir sürü iş yükü de aile hekimlerimizin görev tanımlarına eklenmiştir.
Aile hekimliğinin en büyük sıkıntılarından bir tanesi, hekimlerimize yüklenen hekimlik dışı yükler ve kötü çalışma koşullarıdır.
Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri sunumunu yapması gereken hekimlerimize her geçen gün eklenen yeni görevler daha doğrusu iş yükü, aile hekimliği sisteminin geleceğini dolayısıyla vatandaşlarımızın da sağlığını geri plana atmaktadır.
2005 yılında Düzce ilimizde ilk pilot uygulama şeklinde başlayan aile hekimliği sistemine kademeli geçişle 2010 yılında tüm Türkiye’de uygulamaya geçilmiştir.
Aile Hekimliği sistemine geçilen süreçte, özellikle anne ve bebek ölüm oranlarında azalma görülmüş, aşılama ve koruyucu sağlık hizmetlerinde başarılı sonuçlar alınmıştır. Ancak ülkemize mültecilerin gelmesiyle birlikte, özellikle mültecilerin yoğun yaşadığı bölgeler başta olmak üzere, ülkemizde yıllardır görülmeyen bulaşıcı hastalıklar da tekrar görülmeye başlanmıştır. Görülen bulaşıcı hastalıklarla ilgili Sağlık Bakanlığı Tüm Türkiye’de aşılama yapmış, ülkemizin her bir köşesinde yapılmış olan bu aşılama hizmeti büyük maliyetlere de sebep olmuştur.
Aile hekimliğinde çalışan hekim ve hemşirelerimiz yıllık izin aldıklarında ücretleri de kesilmektedir.
Aile hekim ve hemşirelerimiz yasal olan yıllık izinlerini aldıklarında ve raporlu olduklarında yerine bir başka hekim ve hemşire bakmak zorundadır.
Yani hekim ve hemşire arkadaşının yerine baktığında iki kişilik iş yapmak zorundadır.
Arkadaşı izinliyken yerine bakan hekime arkadaşının aldığı ücretin yüzde 50’si, Hemşireye ise yüzde 25’i ödenmektedir ki, nüfusa göre de değişmektedir. Ancak bugüne dek hekim ve hemşireye ödenen ücret, hiçbir zaman yüzde 50’si olmamıştır. Hemşireye bir aylık ödenen 7-8 bin TL seviyelerindedir. Yani Sağlık Bakanlığı, eksik olan bir hemşirenin yerine 8 bin TL’ye hemşire çalıştırmaktadır.
Aile Hekimliği Sistemi Sağlık Bakanlığının yanlış politikaları, illere göre değişen uygulama farklılıkları ve her geçen gün tek taraflı arttırılan iş yükü nedeniyle, Aile Hekimlerini ve Aile Sağlığı Çalışanlarını tükenme noktasına getirmiştir.
2021 tarihinde çıkarılan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği ile sistemde çalışan hekim ve hemşirelere tam bir ceza yönetmeliği getirilmişti.
Hekimin görevi olmayan birçok iş hekime yüklenmiş, artan iş yükü altında hekimler ve sağlık çalışanları ezilmiş, cari giderler için verilen ödenek enflasyon düzenlemesi yapılmadığı için yetersiz kalmıştı.
Cumhurbaşkanımız bir 14 Mart Tıp Bayramında “Aile hekimlerinin temel ücretlerinde artış yapılacak.” müjdesini vermişti. Olmadı.
2022 yılında Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü “Aile Sağlığı Merkezlerinin Asgari Fiziki Şartları ve Teknik Donanımı ile Bakımı ve Onarımı” konulu bir yazı yazarak aile hekimlerinin iş yükünü bir kat daha arttırmıştı.
Aile Hekimliği uygulaması temel hedefinin, her bir bireyin koruyucu sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmasını sağlamak, aile hekimliği uygulamasının Avrupa örneklerinde olduğu gibi kaliteli ve sağlıklı bir düzeye getirilmesini sağlamak olması gerekirken, ülkemizde, hekime yüklenen hekimlik dışı yükler ve kötü çalışma koşulları ile ne yazık ki mesleğimizin geleceği ve dolayısıyla halkımızın sağlığı geri plana atılmaktadır.
Aile hekimliği ile ilgili çıkan her yeni yönetmelik, genelge, yönerge, görüş yazıları ve mevzuatlar sistemin problemlerini çözmek yerine mevcut problemlere bir yenisi daha eklemektedir.