Sovyetler Birliği döneminde, 1944 yılında Josef Stalin'in emriyle Ahıska Türkleri, Gürcistan'ın Ahıska şehri ve çevresindeki 220 köyden sürüldü. Bugün, bu zor günleri ve sürgün yolculuğunu yaşamış olanlar, 80 yıl sonra bile o anıların acısını taze tutuyor. Şu an Kırgızistan'ın farklı bölgelerinde yaşamlarını sürdüren Ahıska Türkleri, sürgünün izlerini hala taşıyor ve nesilden nesile aktarıyor.
80 YIL OLDU
Ahıska Türklerinden Begzada Maviyev, 6 yaşındayken Sovyet askerlerinin evlerine gelerek onları sürgüne göndermeleri için sadece iki saat süre verdiğini hala unutamadığını belirtiyor. O günden beri hafızasında kalanlar, tüm ailesiyle birlikte zorlu bir yolculuğa çıktığı o anı taze tutuyor. Maviyev, "Savaş var, sizi Orta Asya'ya göndereceğiz" diyen askerlerin uyarısıyla, vagonlara bindirildiklerini, ancak yolculuk sırasında yaşadıkları zorlukları da anlatıyor. "Tren Ural Dağları'nda bozuldu, birkaç gün bekledik. Her şey buz gibiydi, odun toplamak için inenlere askerler müdahale ediyordu," diyor Maviyev. Sonunda, sürgün yolculuğu Özbekistan'a kadar sürdü. "Anavatanımız Ahıska'yı çok özlüyoruz," diyen Maviyev, sürgün anılarını hâlâ unutamıyor.
"VAGONLAR DELİKTİ, KAR İÇERİYE DÜŞÜYORDU"
Bir diğer Ahıska Türkü, sürgün yıllarını 6 yaşında yaşayan Gülistan Meralikızı da o zor günleri unutamayanlardan. Meralikızı, annesinin ve diğer kadınların çocuklarıyla birlikte vagonlarda yaşadığı zorlukları, hala gözleri önünde canlandırıyor. "Vagonlar delikti ve içeri kar yağardı," diyor Meralikızı. "Soğuktan birçok yaşlı ve hasta hayatını kaybetti." Babasının ve dayısının askere alındığını, fakat bir daha geri dönemediklerini anlatan Meralikızı, "Üç gün sonra döneceğiz dediler, 80 yıl oldu," diyerek o günü hâlâ hafızasında tutuyor.
EVLERİNİ ÖZLÜYORLAR
Ahıska'daki eski evini unutamayan Meralikızı, "Evimizin önünde büyük bir söğüt ağacı vardı. Şimdi gitsem bulurum," diyor. Özbekistan'a sürüldükten sonra Kırgızistan'a yerleşen aile, burada da zorluklarla karşılaşmış, ancak yerel halkın kendilerine yardım ettiğini belirtiyor. Özbek ve Kırgızların yardımlarıyla hayatta kalmayı başaran Ahıska Türkleri, Kırgızistan'da devletin sağladığı ev ve keçilerle yaşamlarını sürdürdü. Ancak Meralikızı, içindeki acıyı ve hasreti hala taşıyor. "Bize bunu yaşatan Stalin ve Beriya oldu," diyerek acılarını dile getiriyor. Ahıskalı gençlere de anavatanlarını sevmelerini ve unutmamaları gerektiğini öğütlüyor.
NESİLDEN NESİLE AKTARILIYOR
Ahıska Türkleri, 80 yıl önceki sürgün acılarını hâlâ kalbinde taşıyor. Sürgün edilen bu halk, kendi topraklarından sürülmüş olmanın, kaybettikleri evlerinin ve sevdiklerinin acısıyla yaşıyor. Ancak her zorluğa rağmen, Ahıska Türkleri kültürel kimliklerini koruyarak, anavatanlarını, Ahıska’yı unutmadılar. 80 yıl önce verilen "üç gün içinde döneceğiz" sözü ise hala geçerliliğini yitirmedi: Bu halkın sürgün acısı, zamanla silinmedi ve hala taze bir yara olarak kalıyor.