Projenin koordinatörü ve araştırmacı yazar Halit Erkiletlioğlu, Cami Kebir’in Danişmendliler döneminde inşa edildiğini ve o dönemde "Sultan Camii" adıyla bilindiğini belirtti. Caminin yapımının Danişmend Beyi Melik Muhammed Gazi tarafından tamamen kendi kaynaklarıyla gerçekleştirildiğini vurgulayan Erkiletlioğlu, caminin tarihinin yaklaşık 890 yıl öncesine dayandığını ifade etti. Danişmendli Beyliği’nin Selçuklu’ya geçmesinin ardından Melik Muzaffereddin’in buraya vali olarak atandığını, eski camiyi yenileyip minare eklediğini ve kuzeye yeni bir kapı açtığını aktardı.

Erkiletlioğlu, bu kapının uzun yıllar hizmet verdikten sonra çatlayıp eskidiğini, 1920’li yıllarda Ankara Etnografya Müzesi’ne götürüldüğünü kaydetti. Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) Mimarlık Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Devrim Aksoyak ile birlikte müzeye giderek kapının ölçülerini aldıklarını, modelini ve kilit sistemini tespit ettiklerini dile getiren Erkiletlioğlu, ardından bir proje hazırlayarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne sunduklarını ve projenin kabul edildiğini belirtti. Kapının masraflarını hayırsever Ahmet Somdaş’ın karşıladığını ekledi.

Pamuk hasadı başladı: Başkan Arıcı çiftçilerle birlikte pamuk topladı Pamuk hasadı başladı: Başkan Arıcı çiftçilerle birlikte pamuk topladı

Caminin üç kapısının da değiştirileceğini ifade eden Erkiletlioğlu, "Kapının üzerinde bir kitabe var. 'Ordu komutanı, vali, büyük vali Muzafferettin, Allah onun hayrını kabul etsin' yazıyor. Aynen onu da birebir işledik" şeklinde konuştu.

Projenin mimari müellifliğini üstlenen Aksoyak, montajı yapılan kapının Ankara’daki kuzey kapısının replikası olduğunu ve caminin diğer kapılarına da benzer uygulamalar yapılacağını bildirdi. Kayseri Cami Kebir Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği Başkanı Ömer Faruk Çarşıbaşı ise, en büyük beklentilerinin Ankara Etnografya Müzesi’ndeki orijinal kapının Kayseri’ye getirilerek müzede sergilenmesi olduğunu vurguladı.

Kaynak: AA