Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF- Son yıllarda öğretmenlerin yalnızca 24 Kasım’da hatırlanması, onların geçim sıkıntıları, meslek hakları ve maruz kaldıkları şiddet gibi ağır sorunları göz ardı ediyor. Öğretmenlere yönelik şiddet olayları son yıllarda artış gösteriyor; ‘öğretmenine silah çekti’, ‘veli öğretmeni dövdü’, ‘öğretmene saldırı’, ‘öğretmeni silahla öldürdü’, ‘öğretmeni yaraladı’ gibi başlıklar haberlerde sıklıkla yer alıyor. Öğretmenler sadece ekonomik zorluklarla değil, aynı zamanda her an şiddet korkusuyla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Çocukların ‘Eti senin, kemiği benim’ diyerek geçmişte emanet edildiği öğretmenler, bu zor koşullarda mesleklerine ve öğrencilerine hizmet etmeye devam ediyor. Ancak bu gerçek, kamuoyunda yeterince dikkat çekmiyor ve mesleklerini güven içinde yapabilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği görmezden gelindiği ifade ediliyor.
“İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR”
“Öğretmenler yıllardır itibarsızlaştırılıyor” diyen Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen, “Önce Alo 174 ile başladı şimdi CİMER ile itibarsızlaştırma politikası devam ediyor. İktidar tarafından bu politika sistematik olarak işleniyor. Öğretmene şiddet başlığının altında toplumdaki şiddet olgusunun da artmasıyla orantılı. Okulların içinde güvenlik görevlisinin olmaması ve herkesin rahatlıkla binaya girip çıkabilmesi şiddete zemin hazırlıyor” dedi. Güvenlik için bir adım atılmadığının altını çizen Şen, “Öğretmen için değil önce öğrenci için güvenlik olmalı. Öğrencileri korumamız gereken birçok faktör var. Her okulda yetkili birinin olmaması birçok unsurun okul çevresinde bulunmasına yol açıyor. Bu kanunlarla belirlenmeli ve net bir şekilde uygulamaya konulmalı” ifadelerini kullandı.
“HAYALLERDE ÖĞRETMENLİK YOK”
Öğretmenlerin sadece 24 Kasım’da hatırlandığını sonraki günlerde sadece işlerini yapmaları gerektiğinin vurgulandığını söyleyen Şen, öğretmenliğe ilginin gençler tarafından eskisi kadar yoğun olmadığını da söyledi. Şen, “Atama bekleyen 500 bin öğretmen var. Bakan ise sadece 20 bin öğretmenin atanacağını söylüyor. 100 bine yakın ücretli öğretmen var. Meslek itibarı planlı bir şekilde düşürülüyor. Bunların sonucunda gençler öğretmen olmayı hayal etmiyor gelecek planları arasına almıyor. 20 yılda 19 bin köy okulu kapatıldı öğretmen şehre mahkum edildi. Şehirde yaşamak zorunda olan öğretmene gerçekleri yansıtmayan TÜİK tarafından açıklanan oranla zam yapılıyor ve öğretmen geçinmek için mücadele veriyor. Bu şartları gören öğretmenlik hayali kuramıyor” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik sıkıntının getirdiği kaos nedeniyle öğretmenlik mesleği de bundan nasibini almıştır” diyen Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, “Bu dönemde ne yazık ki öğretmenlere karşı sevgi ve saygı azaldı. Toplum olarak yozlaşmanın olduğu ortamda bunun öğretmenlere yansımış olması doğru değil. Öğretmenler bu toplumun aydın insanlarıdır toplumu geleceğe hazırlayan bireylerdir” dedi. “Siyasal iktidarın öğretmenleri hedef alan açıklamaları toplumun öğretmenlere bakışını değiştiriyor” diyen Ceylan, “Öğretmen toplumda paragöz, çıkarcı, şefkati sorgulanan biri olması mesleğin imajını zedeliyor. Biz öğretmenler hiçbir zaman para düşünmedik. Birçok meslek kıyaslandığı zaman bizler yoksulluk sınırının altında maaş alıyoruz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda öğretmenler üst tabakada ücret alıyor. Bizde nedense böyle olmuyor. Öğretmenin okuması, tiyatroya gitmesi gerekiyor. Öğrencinin karşısında üstü başı düzgün olması gerekiyor. Ancak yoksulluk bütün bunları etkiliyor. Yoksulluk eğitim emekçilerini derinden yaralıyor” dedi.
“HER GÜN HATIRLANMALI”
Sadece 24 kasımda değil öğretmenlerin her gün hatırlanarak çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizen Ceylan, “Öğretmenlik meslek kanununun revize edilmesi lazım. Öğretmene sevgi ve saygının ön planda olduğu bir sistem lazım. İktidarın bugün çıkıp öğretmenler gününü kutlayan açıklamalarını yeterli bulmuyoruz. Öğretmenler toplumun emekçileridir ve bu topluma karşı sorumluluklarını layığıyla yerine getiren insanlardır” diye konuştu.