İlkel çağlardan beri güçlü olan hep zayıfı ezmiş, sindirmiş, şiddet uygulamış. Böylece hem menfaat temin etmiş hem egosunu tatmin etmiş. Dolayısıyla hem maddi hem manevi tatmin sağlamış.
Ancak hukuk devletlerinin oluşması ile insanlık ilkellikten kurtularak, kurumsal yapılarla zayıfın hakkını, hukukunu korumaya çalışmış. Korumuş diyemiyoruz ne yazık ki, korumaya çalışmış diyebiliyoruz halen. Gerek ekonomik ve gerekse fiziksel gücü elinde bulunduran başkalarının hakkını hukukunu gasp etme, şiddet uygulama eğilimleri gösterebiliyor.
Bu yüzyılda bile hala bu konuyu konuşuyor olmak ne kadar üzücü değil mi değerli okurlarımız? Ancak eğitimin yetersizliği ve ardından da caydırıcı yaptırımların uygulanmaması ne yazık ki bu sonuçları oluşturuyor.
Daha zayıf savunma mekanizmasına sahip olanlar, gerek ekonomik ve gerekse fiziksel yönden yeterli güce sahip olmayanların korunma ihtiyacı doğmuş. Kadın ve çocukların şiddet açısından büyük mağduriyet yaşamaları daha fazla korunmaya ihtiyaçlarının olduğu sonucunu ortaya çıkarmış. Bu nedenle gerek ülkemiz ve gerekse dünyadaki diğer ülkelerde siyasiler yasalar yapmak suretiyle, sivil toplum kuruluşları bazı uygulamalar geliştirmek ve sözleşmeler düzenlemek suretiyle ulusal ve uluslararası ortamda zayıfı korumayı temin etmeye çalışmış.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Avrupa Konseyi Sözleşmesi gibi destekler ile kadın şiddete karşı korunmaya çalışılmıştır. Önce 4320 sayılı “Ailenin Korunması Hakkında Kanun” ve yetersiz kalması neticesinde ardından 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüğe girerek uygulanmaya başladı. Uluslararası sözleşmeler de uygulanmakta idi ancak her birinizin bildiği gibi “İstanbul Sözleşmesi” adıyla bilinen sözleşmenin artık tarafı değiliz.
08.03.2024 tarihli 6284 Sayılı Yasa ile aile ve kadın nasıl korunuyor?
Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tak taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amaçlanmaktadır.
Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usulle insan onurunu kırmadan destek verilir.
Konu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumluluğundadır. Müracaat edilecek mahkeme aile mahkemesidir.
Bilindiği gibi şiddet; kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Bu yasa ile yalnızca kadın olduğu için şiddete muhatap olan kişileri korumayı hedeflemektedir.
Söz konusu yasa ile şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını aralıksız sürdürebilecek şiddet önleme merkezleri kurulması mümkün hale gelmiştir.
Ayrıca, aile mahkemesi hakimi, kolluk görevlileri ve mülki amirler tarafından, şiddet mağdurlarınca başvuru yapılması durumunda veya re’sen verebilecekleri tedbir kararları bulunmaktadır. Bunları ilerideki yazılarımızda açıklayacağız.
Tedbirler koruyucu ve önleyici olarak iki türlü olabilmektedir. Koruyucu tedbirler mülki amirler ve hakimle tarafından verilebilir. Önleyici tedbirler ancak hakimler tarafından kararlaştırılabilir.
Arabulucu Avukat Nurdan Heris