Didar DEMİRCİ/EGE TELGRAF- Geçtiğimiz nisan ayında Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin tarafından TBMM’ye 3194 Sayılı İmar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında bir kanun teklifi sunulmuştu. Teklif, geçtiğimiz gün değerlendirilmek üzere TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’na gönderildi. Söz konusu kanun teklifine göre imar barışından faydalanmak isteyen vatandaşlara, “Afetlere dirençli yapı” şartı getiriliyor. Bunun yanında hazine arazilerinde bulunan yapıların kullanım alanlarının satışı 31 Aralık 2028 tarihine kadar uzatılıyor. 

AKIL TUTULMASI!

İmar barışının acı sonuçlarının son yaşanılan depremde görüldüğünü hatırlatan İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği kurucu Başkanı ve CHP Bayraklı Belediye Meclis Üyesi Haydar Özkan, “İmar barışının başımıza neler açtığını zamanında gördük. Deprem olalı daha 1 yıl oldu. Bunun üzerinden tekrar imar barışından bahsetmek hangi akla hizmettir bilemiyorum. Bu imar barışıyla bir sürü insanın canı yandı, çok insan kaybettik. Ama hala imar barışından bahsediyoruz. Ben kesinlikle karşıyım. Böyle bir şeyi biz uygun bulmuyoruz. Hala böyle şeylerin gündeme gelmesini akıl tutulması olarak görüyorum. 99 depremini unuttuk, arkasından bir sürü deprem oldu. Türkiye’deki en büyük deprem olalı daha bir yıl geçmiş hala bu imar barışı gündeme gelebiliyor” dedi.

‘UZAK DURMALIYIZ’

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, bu nedenle imar barışı gibi riskli bir konunun kesinlikle gündeme gelmemesi gerektiğinin altını çizen İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Aslında sağlıklı yapılaşma dediğimiz şey, sadece güvenli bina ile tanımlanamaz. Dolayısıyla bu kaçak yapıların resmileştirilmesiyle aslında kanunsuzluk kanun haline getiriliyor. Burada da sağlıklı güvenli yapılaşma denildiğinde sadece bir yapı üzerinden gitmek de doğru değil. Nasıl bir yöntemle yapılacağı da kanunda tariflenmemiş. Ama bizim ders almamız gereken konu, yapılaşma sürecinde ilk aşamada planlamadan başlayıp ondan sonra doğru projelendirme ve doğru imalatı sağlayabilmek. Ancak bu yine el yordamıyla yapılan yapıları tescillemeye dönüşüyor. Özellikle seçim dönemlerinde bu imar afları çok gündeme gelirdi. Ama bu konu çok önemli bir konu ve bu tür kararlarla vatandaşa bir yandan ‘Sen kurallara uyma’ deniliyor. ‘Ben zaten seni bir şekilde affedeceğim’ diyorsun ama bu hepimizi etkileyen bir durum. Bir kere imar aflarından kesinlikle uzak durmak lazım. Bu hiçbir sorunu çözmüyor. 6 Şubat depreminde imar affından faydalanmış çok yapı vardı ve yıkıldı. Türkiye bir deprem ülkesi ve bu ülkede imar barışı gibi bir konunun asla gündeme gelmemesi gerekiyor. O nedenle kesinlikle gündeme dahi almamamız gereken bir konu” diye konuştu.

Öğretmenler 19 Mayıs’ta 19 kilometre yürüdüler Öğretmenler 19 Mayıs’ta 19 kilometre yürüdüler

‘BARIŞ, FELAKET OLDU’

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Üyesi, İmar, Şehircilik ve Kentsel Dönüşüm Komisyon Başkanı Levent Bendeş de imar barışı kanun teklifine ilişkin değerlendirmesini paylaştı. Bendeş, geçmişte 1985 ve 2018 yıllarında imar barışı uygulaması yapıldığını belirterek, “Malum bu 2018’deki kabul edilen imar barışı sonucunda Kahramanmaraş ve çevresindeki illerde imar barışından faydalanan birçok yapı da yıkıldı. Can kayıpları oldu. Şimdi de diyorlar ki, tarlada bağda bahçede yapılaşma var ve bu insanlar da mağdur oluyor. Buralarda yapılaşmaya izin veren yetkililerin de sorgulanması gerekir. Çünkü bu bir yerde ruhsatlı yapılaşmayı yapan insanların harcadığı tonlarca para ve ruhsat almak için verdikleri mücadelenin karşısında yapılan bir haksızlık” mesajını verdi.

Afete dirençli olma şansları yok

İmar barışı kanun teklifinde aranan ‘afetlere dirençli olma’ kriterine ilişkin konuşan Bendeş, “Depreme dayanıklı yapıların dayanıklı olup olmadığını bir inşaat mühendisinin yapacağı çalışmalar sonucunda anlarsınız. Ama usta eliyle yapılmış hiçbir yapı depreme dayanıklı olarak çıkmaz. Yapılan bu hesaplar sonucunda ya yapı güçlendirilmek zorunda kalır ya da yıkılır” dedi. Bendeş, “İmar barışından yapılan bir yapı bir inşaat mühendisine sunulacak, inşaat mühendisi bu yapıyla ilgili gerekli analizi yapacak tabii bu analizi yapmak da maliyetli bir iş. Bildiğimiz 2018’de imar barışında devlete basitçe ödenen paranın çok üstünde paralar ödenmesi lazım. Çıkan sonuçlar aslında usta eliyle yapılan binanın kurtulmasına olanak vermeyecek. Dolayısıyla imar barışı da hedefine ulaşmayacak. İşin sonucu da şu: Ortada bir bina var. Bu bina depreme dayanıklı değil, gel bu binaya sen de imza at ve bu kusura ortak ol diyorlar. Bu kusura ortak olması istenen inşaat mühendisleri depremde hasar gören, yıkılan binalar nedeniyle yargılanıyor, hapis cezalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bir yandan diyorlar ki imar barışıyla usta eliyle yapılmış yapılara gel izin ver diyorlar. Böyle bir şeye bir inşaat mühendisinin imza atması mümkün değil. Binaların yıkılacağını biliyoruz. Adeta cinayet işler gibi bir işin içine giriliyor. Muhakkak ki bazı inşaat mühendisleri gerek ekonomik gerek başka sebeplerden bunu imzalayacaktır. Madem öyle inşaat mühendisleri bunu yapsın ama bunları denetleyen bir üst mercii çıksın yani bakanlık olabilir belediye olabilir. Devlet de bu işe gelsin ortak olsun. O zaman bu binalar bakalım izin alabiliyor mu?” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: EGE TELGRAF